Civrak Avrupa Dernegi anma toplantisi
Dr. ŞIVAN
(1935-1971)
Sehîdê Welat Dr. Şivani Aniyoruz
Degerli Civraklilar, Dersimliler, Kürdistanlilar ve Sayin Konuklar!
Sizlere Civrak Köln Dernegi olarak hos geldiniz der saygilar sunarim
Dr. Sivan´nin yoldaslari, arkadaslari, dostlari, sevenleri olarak bugün Dr. Sivan`nin sehit edilisinden 40 sene sonra ilk defa onu anmak icin bugün burada bir araya gelmis bulunuyoruz. Bu sözlerimi duyan yabanci bir kisi yanlis duydugunu düsünebilir. Evet, 40. Kez degil. 40 sene sonra ilk kez Dr. Sivan´i aniyoruz.
Zaman, gecmisle yüzlesme zamanidir. Sözü uzatmadan, evirip cevirmeden biz; akrabalari olarak, Civraklilar olarak, Dersimliler olarak, Kürdistanlilar Kürdistanin Özgürlük savascilari olarak, yoldaslari olarak bu durumdan utanc duyuyoruz. Manevi hatirasi önünde diz cökerek özür diliyoruz. Tarih bizi affetsin diyorum.
Degerlerimize sahip cikmadan bir tarih yaratamayiz. Tarihi olmayan halkin gelecegi de olmaz. Dr. Sivan gibi Kürt özgürlük savascisini 40 sene anmamayi ne ile izah edebiliriz?
40 senedir katledilisinin belgeleri hala orataya cikarilmadi. Öpülecek, önüne cicek birakilacak bir mezartasi bile olmadi. Kurtulusu icin canini verdigi Kürdistan halkina, o`nun düsüncesi ve mücadelesi anlatilmadi. Anilmadi. Nerede ise adi unutturulmak istendi.
Katledilen Dr. Sivan ve arkadaslari, degisik kulverda Kürt Halkinin özgürlügü icin mücadele eden Kürdistanín önderlerinden sehit Sait Elci ve arkadaslarinin katledilisinin failleri olarak göstertildiler.Bunun icin düzmece yazilari belgeler diye piyasaya sürüldü. Biz hic bir zaman inanmadik.Konusmasi gerekenlerden kimisi zamani degil dediler. Kimisi susma hakkini kullandi. Dr.Sivan ve arkadaslarinin itirafnamesi ve Dr.Sivan tarafindan kaleme alindigi ileri sürülen yazi elimize gecer gecmez, onun yazisini taniyanlar olarak, iddialarin gercek olmadigini hemen saptadik. Bizim tespitimiz yeterli görülmeyebilinirdi. Onun icin yaziyi Mannheim Üniversitesi tarafindan incelettirdik. Üniversitenin raporu ile raporu ile de belgenin sahte oldugunu saptadik.
Simdi Dr. Sivan, Ceko ve Brusk yoldaslarinin katledilisleri olayi artik konusulmaya baslandi. 40 sene sonra Dr. Sivan ve arkadaslari Ceko ve Brusk aklandilar.Bunu senaryoyu yazanlar Kürt halkinin sehitlerine sahip cikmalarini önlemeyi düsünmüs olmalidirlar. Bu senaryo ile 40 sene kazandilar.Bundan kismen basarili oldular. Bizim ise 40 sene kaybimiz oldu.
Artik her halk gibi kendi degerlerimize, sehitlerimize, önderlerimize sahip cikacagiz. Bizden sonra verilen mücadeleleri yeni nesillere aktaracagiz.Rahmetli Yusuf Kacar`in degimiyle bizler bizden önceki nesille bizden sonra gelen nesil arasinda köprü olacagiz.
Sehitlerimizin mezarlarinin ortaya cikarilmasini ve arsivlerin acilmasini istemeye devam edecegiz. Civrakli, Dersimli ve Kürdistanli olarak Dr. Sivan gibi bir degeri yaratmis olmakla iftahar ediyoruz. Onu ve düsüncesini, mücadelesini gelecek nesillere tanitacagiz.
Simdi yeri gelmisken, O´ni size kisaca tanitmak isitiyorum.
COCUKLUGU
D. Sait Kirmizitoprak; Avase Ivisi ile Zöhre´nin oglu olarak 1935 yilinda Civrak Köyü`nde dogar.Civrak Köyü, Dersim`in Qisle (Nazimiye) kazasina bagli bir köydür.
Dr. Sait Kirmizitoprak´in nüfus kagidinda dogum yeri olarak Elazig yazilidir. Cünkü o dönemde Dersim, genel müfettisligin merkezi olan Elazig`a baglanmis oldugu icin öyle yazilmistir.
Sait Kirmizitoprak´tan sonra Gûlê ve Fadê adinda iki kizkardesi dogar. Gulê cocuk yasta bir kaza sonucu ölür. Fade ise hayattadir.
Sait Kirmizitoprak`in dedesi B.Bertal Efendi (Yurtsever)´e Qisle (Nazimiye)´ de asker tarafindan Bertal Efendi`nin agzi ile bir mektup yazilarak Civrak´taki ailesine gönderilir. Mektupta „Sürgüne gideceksiniz“ diye yazildir. Kendisi devletten ihale almis Qisle (Nazimiye) de bulunmaktadir. Önce gözaltina alinir. Sonra “Köyüne git ailen ile beraber sürgüne gönderileceksiz“ diye serbest birakilir. Köye gelirken Qisle´nin arkasindaki „Keuhl“ tepesine varmadan arkadan ates edilerek öldürülür ve cesedi yolun altina atilir.
1938 Dersim soykiriminda Civrak´ta agir katliamdan gecirilir. Sait Kirmizitoprak`in anne tarafindan dedesi olan B.Bertal Efendi (Yurtsever) ve Sileman Aga (Tanriverdi) ailesinin, cocuk, yasli, kadinlardan olusan toplam 50 kisilik aile jandarmalar tarafindan Civrak`tan alinarak 15 km uzakliktaki Remedan Köyü yakininda katledilirler. Remedan´a yaklasirlarken önce elleri baglanir kursulanir, süngülenerek katledilirler. Sonrada cesetleri yigin halinde üst üste atilir ve üzerine gaz dökülerek yakilirlar. Yanarak kül olan 50 kisilik ailenin bugün bir mezari tasi dahi yoktur.
Yasli oldugu ve yürüyemedigi icin evde tekbasina birakilan “Dakoy“ adi ile anilan büyükanne, katliam haberini aldiktan sonra aciya dayanamayarak kendini asarak hayatina son verir. Mazgirt´te orta okulda okuyan ailenin bir diger üyesi ögrenci olan, Bertal Efendi`nin oglu Aziz Tanriverdi de orada öldürülür. Aileden sadece evli olan üc kiz ve Bingöl-Azakpert´te olan Süleyman Aga`nin oglu K. Bertal Efendi ( Tanriverdi) ölüm kafilesine katilmadan sag kalabiliyor. Böylece ailenin katledilenlerin sayisi 53 kisiye ulasilir.
Sonra Dr.Sait Kirmizitoprak´in evin yanindaki tarlaya makineli tüfekler kurulur. Mezrelere de haber verilerek makineli tüfeklerin kuruldugu tarlada toplanmalari istenir. Köylüler kadin erkek tarlada toplanir. Annelerini birakmayan kiz cocuklar annelerin eteklerinden tutarak giderler. Sait Kirmizitoprak`in cocuk yasinda cevresinde cereyan eden olaylarin yasayan sahitlerin söylediklerine bir bakalim:
Dersim 38`de 11 yasindaki sahidi babam Hüseyin Ates, anilarinin topladigi „Melkis-Civrak-Dersim´den Istanbul´a Tanigim Dikiz Aynasi“ da kitabinda „ Civrak`38“i söyle anlatiyor:
Yörede panik havasi vardi:
- Ne yapmali?
- Cagri ciktigi zaman gitmemek lazim. Iste görün aileleri. Sürgüne göndereceklerdi Sonra öldürdüler diye aralarinda konusuyorlardi.
Artik ekinler sararmisti. Bizde ekinler Agustos´a dogru sararmaya baslar. Bedro Yaylasi`ndayiz. Bir haber geldi:
Asker köye gelmis. Bütün halk kacismaya basladi. Cet ´in tepelerinde gizlendik. Mal, davar basibos ekin tarlalarinda geziniyordu. Kimse hayvanlari sagmamisti. Süleyman Sariisk amca ekin tarlalarinda davarlarin gezindigini gördükce üzülüyor ve kiziyordu.
- „Haydi farzedelim kurtuldunuz. Ekinler yok oldu. Ne yiyeceksiniz?“ diyordu.
Birden annem hickira hickira bana yaklasti;
„Kurbanin olayim, kizkardesini o telasla yaylada besikte birakmissiz.Git, getir!“
Ben de korkuyordum. Annemi kirmadim. Derelerde saklana saklana yaylaya vardim. Cocugun agzi köpürmüstü. Cok aglamisti.
Kucakladim.Tekrar gizlice dereden annemin yanina vardim. Bizim Adalet. Bizim Adalet 1938 dogumludur. Gününü bilmem. O gece orada dagda kaldik. Sonra askerin gelmedigini ögrendik. Yayla ve köye döndük. Yüksek sesle bagirmak biz cocuklari ürkütüyordu. Acaba asker mi gelcek!
Günün birinde Mehmet Orda dedenin hanimi Sema ninenin bagirtisini duyduk. Biz cocuklar, asker geldi zanederek köyden kactik. Ben, kardesim Yusuf, kücük kardesim Haydar´i sirtladim. Köyün karsi yakasindaki kavaklikta saklandik. Haydar boyna agliyordu. Elimle agzini kapattim. Ne yaptimsa durduramadim. Cocuk korkmustu. Sonra ögrendim ki Sema ninenin tarlasina katir girmis. Onun icin bagirmisti. Yasam gün ve saatlere bagli idi. Ne olacagimiz belli degildi. Mümkünse ele düsmemekti.
Bir sabah yayladan mezramiza dogru geliyorduk. Ali amca ile karsilastik. Ali Sarialtin Civrak Köyü`nün idare heyetinde birinci aza idi. Bekci Kamer amca ile beraberdi. Bize;
„Geri dönün“ dedi.
Beraber yaylaya vardik.
Ali amca aglayarak:
„Herkes kiymetli esyasini yanina alsin! Asker köye gelmis! Bekci ile emir yollamislar. Bizi sürgün edecekler. Gitmek mecburiyetindeyiz. Gitmezsek kendileri gelir bizi götürürler“ dedi.
Herkes gözyasi döküyordu.
„Sürgüne raziyiz. Ya bu coluk cocugu katlederlerse!“ Diye tereddüt ediyorlardi.
„Gitsek de olmaz, gitmezsek de olmaz“ diyorlardi.
Mal davarlarini yaylada biraktilar. Köye varildi. Köyden lazim olani yanina aldilar. Kapilarini kilitlediler. Kadinlar yüksek sesle agit yakiyorlardi.
Biz cocuklar da agliyorduk.
Bu aglamanin sesini komsu köyü Bingöl`e bagli Herdif Köyü`den Zeynep Teyze davar otlatirken duyuyor. Davari birakiyor ve geliyor. Kapilarimizi kilitli görünce sacini basini yolluyor.
„Bunu da mi görecektim!“ diye dövünmeye basliyor.
Bizimkiler bir türlü mekanlarindan ayrilmiyorlardi. Sonra bir öneri ileri sürdüler:
„Erkek cocuklari götürmeyelim“
Denildiki:
„Sayet bizi öldürmez, sürgün ederlerse! Sonra cocuklari yanimiza aldiririz!“ dediler.
„Tabii kiz cocuklari kendi basina birakamayiz! „ dediler.
…Ve aglayarak ayrildik. Biz geride kalan cocuklar, saklanmak üzere agaclik yere saklandik. Bir yandan da köyün yolunu gözlüyorduk. Ses seda yok.
„Acaba ne olacagiz!“
Bize iki günlük icin hazir yiyecek vermislerdi. Mal davar da kendi basina kalmisti. Artik aksam olmustu. Biz boyna köy yolunu gözlüyorduk. Birden biri bagirdi:
„Bak! Mezarligin tepesinden biri geliyor!“
Dikkatle izledik. Hizli, hizli ilerliyordu. Gelen Ipek Gül abla idi. Mezraya yaklasti. Saklandigimiz yerden seslendik. Yanimiza vardi.
Bize müjde getirmisti.
„Korkmayin“
„Hepimizin, anamiz, babamiz, yani hepsi de sag salim bir saat sonra gelecekler!“
Dünyalar bizim oldu. Iyi yiyeceklerimizi Ipek ablaya veriyoruz.
Gülüyor:
„Ben bu kadarini na yapacagim?“ diyor.
Biz de:
„Ne yapalim? Müjde vercek bir seyimiz yok ki!“
Sonra aglayarak gidenlerimiz geri geldiler. Birbirimize kavustuk. Sansimiz yardim etmisti. Af cikmisti. Af emri jandarma ile ile yollanmis. Jandarma komsu Kimsor Köyü`ne kadar yaya geliyor. Orada bir katir buluyor. Alelacele emri köyümüz Civrak`a kavusturuyor. Bizim köyün halki da kurtuluyor.
Buna ragmen kurtulamayan da oluyor. Katliamdan sonra biri cocuk, bes kisi daha öldürülüyor.
Köyümüzün muhtari Süleyman Toptas, Gemik Mezrasindan Hasan Selvi, Uzun Mehmet ve cocuk yastaki oglu Hidir, Balik Mezresinden Hüseyin Karabulut ve Sait Yesil´i de götürüyorlar.
Muhtar Süleyman Toptas`i Kimsor Keuhl´de ayiriyorlar. Oradaki tümsegin arkasina götürülüyor. Muhtar Süleyman`nin bagirmasi duyuluyor.
„Sen benim ekmegimi yedin. Bir kursuna mi aciyorsun? Bana bir kursun vur!“ dedigi duyulur.
Sonra bir silah sesi!.. Muhtar Süleyman´da Kimsor Keuhl´de öldürülür.
Digerlerini de Bezik Ormanlarinda öldürülürler.
Sait Kirmizitoprak´in o zaman 3 yasinda bir cocuktur. Cocuklugu böylesi bir ortamda gecer…
Bu anlatilanlar Civrak`in Melkis mezresinden gecen olaylardan bir anidir. Sait Kirmizitoprak´in ailesi ile ilgili neler yasadiklarini bu güne kadar yazilmadi, yazilamadi. Bu felaketti anlatacak söz bulunamaz.
AILESI
Sait Kirmizitoprak`in babasi Avasê Ivisi ( Abbas Kirmizitoprak), cok caliskan, becerikli ve atilgan bir kisi imis. Herkesten önce köydeki islerini bitirir, ek olarak köylüye sal-sapik yapar. Avase Ivisi 1941 yilinda Hakka kavusur. O zaman oglu Sait; 6, Kizlari Gulê 4 ve Fadê 2 yasindadir. Sait Kirmizitoprak`in annesi Zöhre; Civrak Köyü, Musan Mahallesi Süya Gewre denilen tepe üzerindeki evde üc cocukla dul kalir. Bu evde Memed`e Ivisi, Use Ivisi ve Avase Ivisi yanyana otururlar. Sait Kirmizitoprak´a amcasi Memed`e Ivisi gözkulak olur.
Katliamda Dr.Sait Kirmizitoprak üc yasindadir. Dr.Sait Kirmizitoprak, bu yasta bütün bu aciyi iliklerinde his eder. Annesi Zöhre amcasinin oglu K. Bertalefendi (Tanriverdi) ile evlenir. (K. Bertal Efendi Sileman Aga´nin ogludur). Azakpert´e gider. Civrak´ta katliam bitmistir. Annesi cocuklarinin hasretine dayanamaz ve Civrak`a tesadüfen Civrak`ta olmadigi icin hayatta kalan amcasinin oglu, yani yeni esi ile birlikte geri dönerl.
OKUL HAYATI
CIVRAK ILKOKULU
K. Bertal Efendi (Tanriverdi) artik ailenin reisidir. Sait Kirmizitoprak`i kendi öz cocuklarindan ayirmaz. Careyi okumakta arar. Okuyani tesvik eder. Okumus, bilgili hatiri sayilan bir sahsiyettir. Cocuklari okutmak ister. Kendi en verimli tarlasini „Hegaye Tapi“ devlete okul yapimi icin bagislar. Tastan mütevazi dershane ve ögretmen lojmanindan olusan bir okul yapilir.
1944 yilinda Civrak´ta okul acilir. Dr.Sait okula yazilan ilk ögrenciler arasindadir. Cok caliskan ve üstün zekasi ile kendini gösterir. Ögretmenler ile tartisan, bildigi dogrulari cekinmeden söyleyen bir kisilige sahiptir. Bazi ögretmenler bu durumdan hosnut olmazlar. Üvey babasi K.Bertal Efendi´nin destegi arkasindadir. Civrak okulundan „pekiyi“ derece ile mezun olur.
Köydeki gencleri okumaya tesvik eden o dönem Kastamonu Sanat Okulunda okuyan Mehmet Karatopraktir. Mehmet Karatoprak kendi cesaret ve inisiyatifi ile girdigi sinavi kazanarak Civrak´tan taaa Kastamonu´ya gitmis ve orada Sanat Okulunda okumaktadir. Kendi cabasini örnek göstererek bir cok Civrakli gencin okumasi icin ailelerini ikna etmistir. Calisilinca basariya ulasilacagini O´nun sahsinda ispatlamistir.
TUNCELI ORTA OKULU
1949 ders yilinda Dr.Sait Kirmizitoprak, Tunceli Orta Okulu´na kaydini yaptirir. Okulun yanindaki ev pansiyon haline getirilmistir. Köylerden gelen ögrenciler ya tanidiklarin evinde yoksa bu pansiyonda kalirlar. Dr. Sait, Hidir Benzer ve Kazim Yildiz gibi Nazimiye´li arkadaslarla birlikte okumaktadir.
BALIKESIR LISESI
Iki sene okuduktan sonra parasiz yatili sinavlarina girer ve kazanir. Av.Hidir Benzer de parasiz yatili sinavini kazanmistir, birlikte Balikesir Lisesi`ne giderler. Bu arkadaslik hayatinin sonuna kadar sürer.
1955 yilinda Dr.Sait Kirmizitoprak Balikesir Lisesi Fen Bölümünü „Pekiyi“ derece ile bitirir.
Dr.Sait, her yaz tatilini Civrak`ta gecirir ve köyde yapilmasi gereken her isi yapar. Üniversite sinavlari icin Istanbul`a giderken hastalanir. Patlamak üzere olan apantisit ameliyatini olur. Istanbul Teknik Üniversitesi ve Istanbul Tip Fakültesi sinavlarina ameliyattan dolayi kacirir, giremez.
IZMIR VE ISTANBUL TIP FAKÜLTESI
Izmir Tip Fakültesinin sinavlarina yetisir. Bu sinavi taze ameliyatli hali ile, ilk üc kisi arasina girecek notu alarak kazanir. O zaman ilk 29 kisi arasinda giren ögrencilere burs verildigi icin bu haktan yararlanir ve burslu olarak okumaya baslar.
Istanbul´da okumak ister. Basarili oldugu icin Istanbul Tip Fakültesine yatay gecis yapmaktan zorlanmaz. Istanbul´a geldiginde sosyal calismalarina hiz verir. Dersimli hemsehrileri ve Kürt cevreleri ile sicak iliskiler kurar.
1957 yilinin Subat ayinda Istanbulda „Tunceli Yüksek Ögrenim ve Kültür Dernegi“`nin kurulmasinda aktif rol oynar. Yine bu yilda Ceride-i Dersim Dergisi cikarirlar. Dr.Sait Kirmizitoprak bu dergide yazilar yazar. Yazilarinin konusu toplumsal sorunlar oluyor. Mehmet Karatoprak Ankara´da yedek subay okulundayken bu yil vefat eder. Mehmet Karatoprak anisina yazdigi yazi ile Sait Kirmizitoprak; Mehmet Karatoprak`in hizmetlerini ve toplumsal duyarliligina övücü ve duygusal bir yazi ile anar.
ÜNIVERSITELI SAIT KIRMIZITOPRAK 49`LAR DAVASINDA TUTUKLU
CHP Nigde Milletvekili Asim Eren`nin „Kerkükteki Türk soydaslarinin intikamini almak icin Türkiye Kürtlerine bir misilleme yapmayi düsünüyor mu?“ seklindeki meclise verilen provakatif soru önergesini telgraflarla protesto eden Kürt ögrenci ve aydinlari toplu olarak tutuklanirlar.
1959 yili Kasim ayinda 50 Kürdistanli ögrenci ve aydin Istanbul Harbiye bodrumundaki hücrelere atilirlar. Idam talebi ile yargilanirlar.
Tutuklananlar arasinda iki Dersimli vardir. Birisi Civrakli Tip Fakültesi ögrencisi Sait Kirmizitoprak, digeri Yüksek Insaat Teknik Okulu ögrencisi Yusuf Kacar´dir. Tabutluk kadar kücük ve rutubetli hücrede Sait Kirmizitoprak Dersim Soykirimi üzerine söylenmis bir agitin söylendigini duyar. Bu agitin adi „Miro, Miro“ dur. Katledilen Cuxur Agasinin ailesi üzerine yakilan bir agittir. O zaman her Dersimli bu agiti bilir. Bundan dolayi kendisinden baska bir Dersimlinin de oldugunu anliyor. Sonra „Kacar“ diye bagiriyor. Karsidan „Sait“ diye cevap aliyor. Anliyorki Yusuf Kacar´da tutukludur. Bu iki Dersimli yigit; Civraklidir. Bu davada tutuklu olan Mardinli Emin Batu adindaki Ankara Hukuk Fakültesi ögrencisi, kan kusarak sehit oluyor. Geriye 49 kisi kaliyor. Dersim 38´den sonra ilk Kürt siyasal davasi olarak görülen bu davaya bu nedenle „49`lar Davasi“ diye Kürdistan tarihine geciyor.
1960´da askeri darbesi yapiliyor. Kürt tutuklular haric, tüm siyasi mahkümlar tahliye ediliyor. Bu sene sonunda Ankara Sogukkuyu Askeri Cezaevine naklediliyorlar. Sait Kirmizitoprak cezaevinde iken bir subay refakatinde fakülte sinavlarina katiliyor. Tüm sinavlari cok basarili bir sekilde verdigi icin refakatci subayi Sait`in babasi sanan profesör, kendisini tebrik ediyor. „Oglunuzla iftahar edebilirsiniz. Sizi tebrik ederim. Iyi bir evlat yetistirmissiniz“ diyor.
BABA VE YAZAR OLARAK DR. SAIT KIRMIZITOPRAK
1962 yilinda Dr.Sait Kirmizitoprak tip fakültesini bitirerek doktor oluyor. Önce Ankara Güdül´de hükümet tabibi olarak calisiyor. Güdül´de hükümet tabibi iken YÖN Dergisine yazilar yaziyor. Yazilarin konusu Dogu (Kürdistan) in sosyo- ekonomik konusunu isliyor. Resmi ideolojiyi bilimsel olarak elestiriyor.
1963 yilinda baba olur. Erkek cocuguna „Dara“ ismini verir. Ayni yil, Konya-Yunak Kazasi´na hükümet tabibi olarak tayini cikar. Burada sürgünle göc ettirilmis Kürtlerle tanisir ve sicak iliskiler kurar. Onlarda kendileri gibi bir Kürt doktora kavusmanin mutlulugunu yasarlar.
1965 yilinda askere alinir. Önce Izmir, sonra Isparta´da asttegmen olarak doktorluk yapar. Ayni sene ikinci kez baba olur. Dogan kizina „Ruken“ adini verir.
ISPARTA´YA SÜRGÜN CIVRAK´A VEDA
Isparta´da sürgünde iken, her gün emniyete giderek imza vermek mecburiyetinde tutuluyor. Sehir disina cikamaz. Buna ragmen bir yolunu bulurak 49`lar Davasindaki hücre arkadasi, Antalya Hapishanesinde tutuklu olan Sait Elci`yi ziyaret eder. Sait Elci´nin sagligi ile ilgilenir, ona ilac götürür ve para yardiminda bulunur.
1969 yilinin ilkbaharinda üvey kizkardesinin dügününde bulunmak üzere ailece Civrak`a gider. Civrakta kaldigi süre icinde tüm Civraklilari ve Civrak´in komsu köylerinden gelenleri muayene ederek onlari genel saglik kontrolünden gecirir. Annelere, cocuk sagligi ve bakimi konusunda bilgiler verir.
Bu gezi; Dr.Sait Kirmizitoprak`in Civrak`yaptigi son gezisi oluyor. Civrak´tan ayrilirken bir tasa yaslanarak son olarak Civrak´i uzun uzun hüzünlü bakislarla seyrettigini anlatiliyor. Civrak gezisinden sonra ailece Kuzey Kürdistan´in diger cesitli yerlerindeki arkadaslarini ziyaret eder. Bu gezilerden sonra Güney Kürdistan`a gider.
Kanada´nin fransizca konusulan Québec Eyaletinde, beyin cerahi üzerine ihtisas yapmak icin Atina´da sinavlara girer ve sinavi basarir. Sonra Kanada´ya gitmez. Kürdistan´daki Kürdistan Milli Mücadelesini desteklemek icin Güney Kürdistan`a gider.
T-KDP GENEL SEKRETERI DR. SIVAN VE KÜRDISTAN
1970 yilinda Ankara´da T`de-KDP´nin ilk genel kurulu yapilir. Bu arada Güney Kürdistan`a gidis-gelisleri olur. Her gelisinde dava arkadaslarini ziyaret eder. Ailece ile bulusur, zamani ölcüsünde onlarla ilgilenir. Bu arada ailece, cocuklari ile birlikte birlikte tatil bile yapar. Tekrar Güney Kürdistan`a döner.
1971 yilinda cocuklarini da Güney Kürdistan`a, yanina götürmek ister. Dersimli Brusk, kendi ailesini ve Dr.Sivan´nin ailesini Güney Kürdistan´a götürmek üzere Istanbul`a gelir. Dr. Sivan´in esi cocuklarini götüremez. Brusk, esi Esma ve oglu Kawa`yi alarak Güney Kürdistan`a döner.
12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra TKDP genel sekreteri olan Sait Elci Güney Kürdistan`nina gider. Kendisinden bir süre haber alinamaz. Güney Kürdistan´daki bölgesel radyo Sait Elci`nin Dr. Sivan´nin adamlari tarafindan öldürüldügü ilan edilir. Bu olaydan sonra Dr. Sivan, partili arkadaslarindan Diyarbekirli Ceko ve Kurdo tutuklanir. Sonra Kurdo serbest birakilir, Brusk tutuklanir.
26.Kasim 1971 de Sait Elci ve arkadaslarinin ölümünden sorumlu gösterilen Dr.Sivan ve arkadaslari Ceko ve Brusk kursuna dizilerek sehit edilir. Türkiye; Kürt isbirlikcilerini kullanarak komplo ile Kürdistan Kurtulus Mücadelesinin iki önderini bir cirpida yok eder. Sayisiz Kürdistan sehitleri gibi onlarin da bir kabristani bile olmadi. Ne var ki; Kürt halki, önderlerinin kabristanini kalbinde tasiyor.
SAHADETTIN 40. YILINDA SAYGI ILE ANIYORUZ
Böylece Kürdistan ve Kürt Halki bir daha yerini doldurulmayacak bir önderini daha kaybetti. Öyleki, sehadettinin üzerinden 40 sene sonra, akrabalari ve dostlari olarak maalesef bügün ilk kez aniyoruz.
Dr. Sait Kirmiritoprak`in sözleri ile huzurlarinizdan ayrilmak istiyorum. Dr.Sait Kirmizitoprak, Civrak´in ilk okuyan öncü, fedakar; sevgili Mehmet Karatoprak´in vefatini ardindan Ceride-i Dersim Dergisi´nde yayinlanan yazisini kendisine uyarlayarak seslendirmek istiyorum.
„Ölümünden yillar sonra gözlerim yasli, kalbim essiz sahsiyetinin ve mücadele askinin bana verdigi ilhamla dolu, sesleniyorum sana; senin vücudun bizi unutamayacagimiz derin eleme gark ederek kara topraga karisti. Memleket kiymetli bir evladini kaybetti. Fakat ruhun her zaman aramizda dolasacaktir. Ruhun sad olsun.“
Seni unutmayacagiz. Unutturmayacagiz.
Mehmet Ali Ates
Civrak Avrupa Dernegi Baskani
DGB-HAUS
04.12.2011
CIVRAK e.V. KÖLN