×
Xalid Begê Cibrî û Kurdistaneke Serbixwe
Fevzi Namli
Xalid Begê Cibrî û Kurdistaneke Serbixwe
Sal 1925, 14 Nîsanê wek îro, rêvebirê neteweya kurd serokê Tevgera Azadî, Xalid Begê Cibrî ji ber xebata siyasî-rêxistinî ya ji bo serxwebûna Kurdistanê ji teref  dagirkerên tirk ve hate dardekirin. Xalid Begê Cibrî welatparêz û şoreşger bû; se...

Selahattin Eyyubi
Filiz Baran
Selahattin Eyyubi
“Önce, ben Kürdüm. Ramadi aşiretindenim. Bu aşiret, Kürdlerin en eski ve asil aşiretlerinden biridir. Aşiretin yerleşik yeri, Batı Azerbeycandır(Kızıl Kurdistan). Dedem Şadinin babası Mervandan önceki soyumuz üzerine fazla bilgim yoktur. Bizim...

Kurdȇn Ȇzdȋ ȗ Qetlyama Ermeniya / Para duda
Eskerê Boyik
 Ferman. Gava vê peyvê dibêjin evdên Ȇzdî bi tirs û saw, bê hemdê xwe neheqî, kuștin û kokbirya civaka xwe bîr tinin. Xûn ji wê peyva xezeb diniqite. Ferman yanê biryar: biryara hêzên hukumdar. hêzên deshiletdar, hêzên dewleta hov. Ev peyv bi de...

Şoreşa qoçgiriyê
Îsmaîl Heqî Şaweys
Şoreşa qoçgiriyê
Di sala 1920ê Zayînî de serhildana Qoçgiriyê dest pê kir û piştî ku şeş sal ajot, li sala 1926an bi kuştina Mûrad Paşayê xayîn re kutayî lê hat. Di vê şoreşê de gundên Qoçgiriyê tûşî talan û şewitandinê bûn

Serokê Komîteya Îstîklala Kurdistanê (Azadî) Mîralay Xalid Begê Cibrî
Tahsin Sever
Serokê Komîteya Îstîklala Kurdistanê (Azadî) Mîralay Xalid Begê Cibrî
Xalid Begî Kurdistanê yekparçe didît. Li kîjan parçeyî dibe bila bibe, 'serketina her hewldanek a ji bo serxwebûna Kurdistanê wek serketina xwe didît. Ji vê çendê ji tevgera kurd a di bin serokatîya Şex Mehmûd de ku li Kurdistana Başur pêkdihat, ...

Ala Kurd û „Ey Reqîb“ ji Kurdan re jiyan e!
admin
Ala Kurd û „Ey Reqîb“ ji Kurdan re jiyan e!
Çi mixabin gelek bêstekar ji eslê nivîsa sirûd dûrketine û her yekî ji xwe re bi gotinên cuda cuda sirûd bêstekirine! Di nav Kurdan de bi her zaravayî sirûd têye gotin. Werger û jê fehmkirina sirûd li gor zaravayan di ciyê xwe be jî, dema ji çar zara...

Zimanê Zikmakî, Perwerde û Perwerdeya bi Kurdî
Evdirehman Onen
Perwerde, çalakiya bidestxistina zanîn, huner û têgîhaştinê ye, dewlemendkirina mirov e. Armanca perwerdeyê ew e ku, zarok xwe, civakê û xwezayê baştir nasbike û têkildariyek qenctir li hev siwar bike.

Di arşîvên Sowyetê de Serhildana Şêx Seîd
Fevzi Namli
Bi awaki giştî li ser pirsa Kurdî û taybetî di derheqê sedem û karaktêrên serhildana xelkê Kurd a 13 Sibat 1925ê de gellek nerin û hukmê li dijî hev hene. Kurdnasê Sovyetî Wasilevskiy di rapora xwe a ji 13-31Adara 1925ê de, di derheqê serhildana şêx ...

Şiûra tarîxê û Lozan
Fevzi Namli
Şiûra tarîxê û Lozan
Encamên sîyaseta asîmîlasyonê, hafiza tarîxî zeîf dike û tesîrên xwe ên neyînî li ser tevgera netewî dihêle. Bêyî ku mirov li ser vê mijarê raweste, ew ê zahmet be mirov têbigihê, gelo ji bo çi îro li bakurê Kurdistanê tevgera netewî gîhaye merhela h...

24

Bilinen bir gerçektir ki Hamidiye Alayları sultan Abdulhamit’in 1892 yılında Kürt ağa ve beylerin çocuklarını İstanbul’daki aşiret mektebinde eğitmeye başlaması ve bunların içinde başarılı olanları askeri okul ve akademiye göndermeye başlamasıyla Kürdistan da yeni bir dönemi başlatmıştır. Bununla hem aşiretler kontrol altında tutulmaya çalışılmış ve hem de sınır boylarının komşu devletlerin istilasında korunması amaçlanmıştır.

Bu okullarda okuyanlardan birisi cibranlı Halit bey, binbaşı Kasım ve Hınzorlu (Kayalıkaleden) Saidê Yusuf ağanın oğlu Reşit beydir. Bunların üçü de aynı aşiretin mensupları ve birbirlerine akraba olan şahıslardır.
Sultan Abdulhamit’in damadı Erzincan’daki 4. Ordu komutanı müşir Zeki paşa, bir askeri görevliyi Erzurum, Malazgirt ve Hınıs’a gönderir, buradaki alaylar kurulduktan sonra görevli Varto’ya gelir ve Xınzor köyünde cibran aşireti arasında bir toplantı yapar, gaye Reşit beye alayın kuruculuğunu verdirmektir. Fakat başta İnaklı (Varto-Yenimahalle) Zeynel Abidin buna karşı çıkar, bunun üzerine ordu mensubu seçim yapılmasını ister. 

Buna göre herkes taraftarlarını çağıracak ve sayısal olarak fazla olan taraf alayın kuruculuğunu üslenecekti. Bu nedenle her aşiret ve köyden temsilci çağrılır ve bu temsilcilerin alaya verecekleri süvari veya şahıs adedi baz alınarak tarafların adayı alay komutanı seçilir. Toplantıda Reşit beyin taraftarları toplamda ancak 80-90 süvari ve bir o kadar piyadeyle alaya katılacaklarını söyleyince, Sıra Halit beye gelir. O, İnaklı Zeynel Abidin’e sorar, Oda 40 süvariyle alaya katılacağını belirtir, bir iki köyün daha sayısı alınınca, toplamda Reşit beyin  sayısının aşıldığı görülür ve “cıbran alayın” kurulma görevi Halit beye verilir. Böylece bu bölgede halk, ilk olarak seçimle de tanışmış olur.

Halit bey, zabit olarak İnaqlı Zeynel Abidin’i yanına almak ister, fakat o yaşlı olduğunu, kardeşi Abdulkadir’in bu işe daha yatkın olduğunu ve oğlu Abdullah’ı da ona yardım etmek üzere vereceğini söyler. İşte o günden itibaren Cıbran aşireti reisi Halit beyin yaşam çizgisinde İnaklı Abdulkadir hep vardır. Birinci dünya savaşındaki Sarıkamış, Pasinler, Zoro komu, Karlıova ve Bulanık-Malazgirt hattındaki savaşlarda, Erzurum’daki “azadi” faaliyetlerinde hep onun yanı başında ve onun can dostu olarak yerini alır. 
Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli iki husus vardır, birincisi Halit beye, askeri okuldan mezun olduktan hemen sonra çok genç olmasına rağmen, “Cıbran Aşireti” idaresi teslim edilecek kadar, bu aşiret mensuplarının ona güven duymasıdır, diğer tarafta İnaklı Zeynel Abdi’nin zabitliği kendisine ve oğluna değil de kardeşine vermeyi önermesi, babadan oğla geçen (intikal eden)  o bencil sisteme itibar etmeyerek bir metanet ve  asalet örneği göstermesidir. 
Bu olayla, Halit beyin üç önemli meziyeti de ortaya çıkacak ve toplum tarafından takdir edilerek daima itibar görmeye devam edecektir. Birincisi Halit beyin yurtsever kişiliği ve milli kimliği ortaya çıkacak, ikincisi dinine bağlı muhafazakar bir kişi olduğu görülecek, üçüncüsü vazifesine düşkün görevinin ehli bir lider olduğu anlaşılacaktır.

Halit beyle birlikte olmak ve cıbran alayının safında Ruslarla savaşmak, bir çok Kürt ileri geleni gibi din alimleri içinde önemli bir şehadet fırsatı olmuştur. 1915 yılında Sarıkamış bölgesindeki savaşa, İnaklı Zeynel Abdi’nın kız kardeşi Gülnaz’ın çocukları Varto Kers (Boylu) köyünden Ehmê İbo ve abisi Mele Yusuf (Gülen cemaatince tahşiyeci olarak adlandırılan Mele Muhammed Doğan’ın dedesi), bu ikilinin aynı köydeki yeğenleri Muhammedê Evcelil de katılır. Yanlarında İnaklı Abdullah ve Gazi de (Xaziyê Yusuf) vardır. 

Abdulkadir ve bu beş akrabası, stratejik bir köyün geri alınması esnasında öncü birlik olarak giderken kendilerini aniden köyün içinde bulurlar, büyük bir çatışma sonucu köy geri alınır fakat mele Yusuf ve yeğeni Muhammedê  Evcelil ağır yaralanır, Erzurum’a kaldırılan ikiliden mele Yusuf şahadete kavuşur ve Hınıs’a getirilir, Mıhemedê Evcelil ölünceye kadar sırtındaki kurşunla yaşamak zorunda kalır. İnak ve Kersliler Hınıs’ta cenazeyi almak isteyince, Şeyh Said’in babası Şeyh Mahmut cenazeyi vermez ve Kolhisar köyüne defneder, Zira mele Yusuf burada medrese tahsilini tamamlamış, Varto Zirink köyünde Şeyh Musa efendinin medresesinde mele Şahabettin’in babası mele Muhammed, Evranlı mele Feyzullah ve Sultaşılı mele Muhammed gibi dini alimlere ders vermiştir.
 İlmi icazetini Kolhisarda Hınıs müftüsü şeyh Said’in kardeşi şeyh Bahattin efendiden, halifelik icazetini de şeyh Mahmut efendiden alan mele Yusuf’un, savaş nedeniyle alimlik  ve müderrislik icazetine ait törenin yapılmadığını belirten Şeyh Mahmut, onu Kolhisar mezarlığına defnetmekle, her sabah ona bir cüzü kuran okuyarak ve dua ederek bu eksikliği gidermeye çalışacağını söyler. 

Köydeki çatışmada silah sesleriyle güya imdada giden cıbran süvarilerinden birisi daha sonra Halit beye şu itirafta bulunur  “biz köye yaklaşınca, Abdulkadir ve akrabalarının sipere yatmadan köyde ayakta savaştıklarını, onları bu haliyle görünce içimizden birkaç kişi, yahu bu adamların şuan gösterdikleri cesaret ve kahramanlık örneği memlekete duyulursa hepimiz için bir eksiklik olacak ve memlekete  gidecek yüzümüz kalmayacak, bırakın Ruslar bunları öldürsün, ondan sonra biz hücum edelim” demişti. 
Bunu duyan Halit bey “şeref ve haysiyetin Allah katında ölçüleceğini, bunu halk arasında kendisi için bir eksik veya şan, şöhret ve paye olarak değerlendirmenin sadece şeytani bir gururdan ibaret olduğunu” belirterek bunları alayın iç işerinden uzak tutmaya başlamış, Abdulkadir ve yanındaki akrabalarına ise daha fazla bel bağlamıştır. Burada önemli olan mele Yusuf gibi bir alimin Ruslarla savaşmada milli ve dini bütün bir lider olarak gördüğü Halit beyin yanında savaşa katılması ve hakka yürümesidir
Halit beyin halk arasındaki prestij ve güven duygusu, Hasenan aşireti ile yaşanan bir sorunda daha önemli bir şekilde anlaşılır. Hasananlı Halit beyin oğlu Rıza (Rızayê Xêlit), Cıbran aşireti ile aralarındaki bir ihtilaf nedeniyle haber gönderir ve “bana gavur Rıza derler, ben iki günde cıbranı talan eder ve Varto’ya kadar inerim” der, bunu duyan Hormek aşireti reisi Selim ağa (Sêlo yê ağê), cıbrana rakip bir alevi aşiretine mensup olmasına rağmen, Sırf Halit beye olan sevgi, saygı  ve güven duygusundan ötürü, onun gıyabında Hasananlılara haber gönderir “Varto’da bizim mensup olduğumuz Ferê ailesine mala gavur derle, Rıza’nın bu lakabımızı çalmasına gönlüm razı gelmez, Rıza ağa zahmet etmesin, Perişan hanıma söyleyin yarın sabah ikimize Bulanık Kasımiyedeki konakta kahvaltı hazırlasın” der. Bunu duyan Rıza ağa, “viya hahayê diya xwe kıro, vi li min çi kir” (bu kendi annesine şöyle yapsın, bu benim başıma ne getirdi) diyerek Halit beye haber gönderir ve cıbranla olan meselesini kavgasız bir şekilde kimse zarar görmeden çözüme kavuşturur.

 Burada önemli olan suni olmayan rakip bir alevi aşiretinin kendiliğinde Halit beyin yanında yer alması ve onun emrine amade olmasıdır. Buda Halit beyin aleviler arasında, en az suniler kadar üstün bir güvene sahip olduğunu göstermesi açısında oldukça önemlidir.  
Halit beyin alayı, Karlıova’dan Bulanık Malazgirt hattına giderken Muş ovasında Ermenilere karşı başlatılan teşhirin devam ettiğini görür ve yol üzerindeki bataklık alanlarda bulunan sazlık ve kamışlıkların arasında ve murat ile karasu kenarındaki ağaçlı alanlarda saklanan Ermenileri toplayarak ve çetelerin eline düşenleri geri alarak, bunları devletin koruma noktalarına teslim ederler. İnaklı Abdulkadir “bu şekilde belki yüzlerce Ermeni’yi topladıklarını” oğluna ve yakınlarına anlatmıştı. 
İşte cıbranlı Halit beyin alayı bir tarafta Ruslarla savaşırken diğer taraftan Ruslarla birlikte hareket eden ve mazlum birçok Kürt köylüsünü öldüren Ermeni çetelerine karşı hiçbir istibdat hareketine girişmemiştir. Hatta Cibran aşiretinin çekirdek kadrosunun yaşadığı Varto’da, birinci dünya savaşı esnasında 46 Ermeni aile ikamet ettiği halde bunlara karşı en ufak bir harekette bulunulmamıştır. Bu dönemde Varto’daki Ermeni Kürt ilişkisine ilerdeki günlerde ayrıca değineceğim.

Halit bey 1918 yılı ilkbaharında Hozat’tan Varto’ya dönünce vaktinin büyük çoğunluğunu civar il ve ilçelerdeki aşiretler arasında, savaş süresince vuku bulan ihtilafların gidermesi konusuna ayırır. Bununla ileride kuracağı örgütün, geniş yelpazede aşiretler arasında hayatiyet bulması (kabul görmesi) açısında bir ön çalışma niteliğinde olmasını amaç edinmiştir.
Bir gün Halit bey kalçıktaki İsmail ê Seyithan’ın konağında, amcası İsmail ağa, İnaklı Zeynel Abidin ve Karaseyitli hacı Devriş ile istişare ederken dışarıda bir arbede yaşandığını görür. Bulanığa bağlı Şahberat ve Şelul köylerinde Mısuri aşireti lideri Muhyedinê Fero, onu Ziyarete gelmiş ve hacı Devriş’in torunu Mahmut, onun atının dizginini tutarak elindeki tüfeğini almıştır. Önce bunu bir nezaket sanan Muhiyettin ağa, işin ciddiyetini kavrayınca yanındaki dokuz akrabasıyla birlikte kendilerini taş ve tümseklerin arkasına atarak sipere yatarlar, karşılıklı silahlar çekilir. Halit bey pencereyi açar ve tarafların huzura gelmelerini emreder. Yanındaki hacı Devriş’e olayın mahiyetini anlatmasını söyler. Hacı Devriş “Ruslar işgale başlayınca biz dünürüm Zeynel Abidin ailesi ve kaynım Darebili Hüsê Şıbo ailesiyle birlikte önce Karlıova Halifa köyüne gittik. Oradan oğlum Ehmê vefat etti ve biz birlikte Siverek beyçeliye göç ettik, orada Zeynel Abdi’nin kızı Gülnazla evli olan oğlum Zeynel de vefat etti, yanımdaki aileler Elazığ’a göç edince, mısuri aşireti çeteleri benim iki öküzümü gasp ettiler, Muhyettin ağaya haber gönderdim ilgilenmedi. Sizin yanınızda alayda olan torunum Mahmut  olayı öğrenince yemin etmiş -Ben nerede Muhiyeddin ağayı görürsem elindeki tüfeğini öküzlerimizin bedeli (gelewa gayên sor) olarak alacağım- demiş, kusura bakmayın, oda burada karşılaşınca bunu yaptı” der. Halit bey Mahmut’a tüfeği geri vermesini, Muhyeddin ağaya da üç gün içerisinde hacı Devriş’in öküzlerinin bedelini teslim etmesi kaydıyla tarafları köylerine gönderir. Gerçektende iki gün sonra Muhyettin ağa Kraseyite giderek hacı Devriş’i memnun eder ve bir müsibet tatlıya bağlanmış olur.

Buda Halit beyin, Hozat’tan, Varto’nun Kalçık köyüne kadar, geniş yelpazede suni ve alevi aşiretlerle görüşmeler yapması, bunların arasındaki ihtilafları çözüme kavuşturması, toplumun dini ve milli dinamiklerine karşı hassas davranması, onun Kürt halkı üzerinde  çok geniş bir etkiye sahip olduğu ve toplumun güvenini kazanan bir lider olarak bunları ileride kuracağı “AZADİ” örgütünü kurma düşüncesiyle yaptığı anlaşılmaktadır. Alayın kurulması ve Ermenilerle ilgili bilgi Abdulkadir oğlu Giyasettin, Mele Yusuf’la ilgili bilgi torunu mele Mehmet ve yeğeni Mehdi Doğan, aşiretlerle ilgili bilgi karaseyitli mele Bahattin Taş’tan alinmıştır

Burada Halit Beyin yaşam çizgisi ve savaştaki başarısı ile Bekir Fikri Grebene’nin yaşam çizgisi ve Balkan savaşındaki başarısı birbirine çok bezediği görülür. Yalnız bir farkla, Bekir Fikri beyin tarafı kazandığı için o kahramanlıkla taltif edilir, Halit Beyin tarafı kaybettiği için oda İdama mahkum olur.29.04.2015
Abdulbari HAN
   Varto Eski Belediye Başkanı


                                             



  



 

 
Posted in: tirki

Comments

There are currently no comments, be the first to post one!

Post Comment

Name (required)

Email (required)

Website

Efendinin suçunu üstlenmek: Kürtler ve Ermeni soykırımı

Bazı çevreler ellerinde “Kürtlerin azımsanmayacak bir kesiminin soykırıma katıldığına dair yeterli derecede bilgi ve kanıt olduğunu” iddia ediyorlar. Bizim elimizde olmayıp onların elinde bulunan “bilgi ve kanıt”ları merak edi...

Afganistan’da Solun Yok Edilmesi Hastalıklı Bir Toplum Yarattı
Vijay Prashad
Afganistan’da Solun Yok Edilmesi Hastalıklı Bir Toplum Yarattı
​Afganistan’ı solun yönettiği zaman kadınlar öğretmenlik işlerinin yüzde 70’ine, sivil memuriyetin de yüzde 50’sine sahipti. Bu olumlu dinamiği bozan Batıydı. Batı’nın ve Suudiler’in parmak izi bulunan her noktada toplum...

Sovyetler Birliğinin Kürdlere Karşı Resmi Tavrına İlişkin Önemli Bir Belge
Aso Zagrosi
O dönem Sovyetler Birliğinin  Dışişleri Bakanı  olan  Molotov’un   gönderdiği bu  talimatlar   SSCB’nin    Doğu  Kürdistan  politikası  olarak devam etti.    Sovyetler Birli...

CIBRANLI HALİT BEYİN ERZURUM’A YERLERŞMESİ
Abdulbari Han
Halit bey, Erzurum’a yerleştikten sonra yaptığı ilk iş, daha önce Varto’da çerçevesini çizdiği ‘AZADİ’ örgütünü kurmak olur. Her ne kadar bazı kaynaklar 1920 veya 1922 yıllarını işaret ediyorlarsa da, bunun doğru olmadığı kong...

Newşirwan Mustafa ve Kürdistan Başkanlığı Meselesi
Aso Zagrosi
KDP Merkezi Yayın organı Xebat gazetesi 22 Ağostos tarihinde imsasız yayınladığı “ Parti ve Yekiti” adlı baş yazısında yine Newşirwan Mustafa’yı doğrudan hedef aldı. Bu makalede “ YNK’ de bir kesimin iradesini Nawşirwan ...

MEHMET EMİN ÖZDEN'İN ÖYKÜSÜ
Ahmet Zeki Okçuoğlu
İddiaya göre Dr. Şivan ve diğer iki arkadaşımız Sait Elçi ve diğer iki kişiyi öldürmüşlerdi. Bunun bir komplo olduğu sonradan ortaya çıkacaktı.  TC devleti ve müttefikleri, hazırlık yaptığımız direniş hareketini doğmadan boğmak için tertiplemişl...

LİDERLER TOPLUMA GÜVEN VERMELİDİR
Abdulbari Han
Bilinen bir gerçektir ki Hamidiye Alayları sultan Abdulhamit’in 1892 yılında Kürt ağa ve beylerin çocuklarını İstanbul’daki aşiret mektebinde eğitmeye başlaması ve bunların içinde başarılı olanları askeri okul ve akademiye göndermeye başl...

NİSAN KARANLIĞI
Abdulbari Han
1925 yılında böyle yağmurlu ve karanlık bir nisan gecesinde Şeyh Sait efendi ile yanındaki 400 atlı süvari bulundukları Solhan ilçesi Gırvas (Arakonak) köyünden, Varto ilçesinin Habiban (Haksever) köyüne hareket ederler. Burada üç gün konaklandıktan ...

Tarihin Tozlu Sayfalarında Dr. Nuri Dersim’den Feride’ye Mektup
Nevin Güngör Reşan
Tarihin Tozlu Sayfalarında Dr. Nuri Dersim’den Feride’ye Mektup
Aşağıda orijinalini vereceğimiz Feride’ye mektup,bizzat Nuri Dersimi’nin kaleminden Feride’ye duyduğu derin saygı ve sevgi, aşkve muhabeti anlatır. Feride’nin hayatındaki rolü ve emeği, bu mücadeleye biçtiği yüksek değer bunu ...

Sehîdê Welat Dr. Şivani Aniyoruz
Mehmet Ali Ateş
Sehîdê Welat Dr. Şivani Aniyoruz
Zaman, gecmisle yüzlesme zamanidir. Sözü uzatmadan, evirip cevirmeden biz; akrabalari olarak, Civraklilar olarak, Dersimliler olarak, Kürdistanlilar Kürdistanin Özgürlük savascilari olarak, yoldaslari olarak bu durumdan utanc duyuyoruz. Manevi hatira...

Page 1 of 4First   Previous   [1]  2  3  4  Next   Last   
123movies