×
Îro dîsa li ser gorra te bûm !
admin
Îro dîsa li ser gorra te bûm !
Zinarê Xamo Salek dîsa pir zû derbas bû ! Aslan, sal dîsa zû derbas bû, me hew dît 9ê adarê hat jî. Ez û Hêvî îro dîsa bûn mîvanê te. Tu rastiyê dixwazî min ji bîr kiribû. Lê do ne pêr, nizanim çawa bû, wek heft kes ji min ra bibêjin, &rdquo...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (846)


Li himberî êrîşên dagirkeran em hêza xwe bikin yek
admin
Li himberî êrîşên dagirkeran em hêza xwe bikin yek
Welatê me Kurdistan ji derveyî îradeya gelê me bi çar perçeyan ve hatîye perçe kirin. Eve nêzîkî sed salîye ku Tirkîye, Îran, Iraq û Sûrîye , di meseleya  Kurdistanê de hemû pirs û pirsgirêkên di navbera xwe de datînin alîyekî û bi hevdu re p...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (1242)


Radio Ashti
admin
Radio Ashti
Sipasdarê birayê Haci KardoxiAştî û Radio Ashtî me, sipasdarê dost û hevalên ku bi sebir 4 saetan li me guhdarî kirin û em bi tenê nehiştin im. Mixabin derfet nebû ku bersîvên temama pirsan bidim. Em di têkoşîna rizgarîya neteweyî de bi hev re ...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (2207)


19 sal zû derbas bûn
Zinare Xamo
Sal zû derbas dibin, min hew dît salek din jî derbas bû û wa ye dîsa 9ê nîsanê hat. Erê pismamo, 19 sal di ser wefata te ra derbas bûn. Îro dîsa ez û Hêvî bûn mîvanên te. Lê vê carê em ne bi tenê bûn, Mumtaz Aydin Roza Kurdî, Erdal Kurdman, ez û Hê...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (1644)


Xwezî gorr bihata zimên
Zinare Xamo
Xwezî gorr bihata zimên
Aslan, sal zû derbas dibin, me tew nedît 18 sal çawa derbas bû. Îro ez û Hêvî dîsa bûn mîvanê te. Li ber serê te me bi hesreteke kûr û bi xemgîniyeke mezin rojên borî yad kirin. Me bîstekê qala te kir. Hêvîyê got, qey qismet û nesîbê te ev ax, ev gor...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (2094)


Dewleta Tirkîyê, li sê parçeyê Kurdistanê şerekî tûnd û dagirkerane dimeşîne.
Fuad Onen
Dewleta Tirkîyê, li sê parçeyê Kurdistanê şerekî tûnd û dagirkerane dimeşîne.
Dewleta Tirkîyê, li sê parçeyê Kurdistanê şerekî tûnd û dagirkerane dimeşîne.Dewleta Tirkîyê, li sê parçeyê Kurdistanê şerekî tûnd û dagirkerane dimeşîne. Li gorî rayedarên Sîstema Serwerîya Tirk, ev şer ji bo wan mijara bekayê (mayin-nemayinê) ye. H...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (2319)


Me îro silavek da gorra hevalekî pir ezîz !
Zinare Xamo
  Mehmet Aslan Kaya 17 sal berê di rojeke wiha da di 51 saliya xwe da ji nişka ve, bêyî ku kesî nerehet bike, bêyî ku haya kesî pê xe wek çirayekê vemirî û çû gerdûneke din. Mirina wî ne malbata wî tenê, bi sedan, bi hezaran kesên ev kurdê...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (2259)


Mirinê pir zû tu ji nav me bir lê navê te nemir e
Zinare Xamo
Mirinê pir zû tu ji nav me bir lê navê te nemir e
Min got pismam sal zû dibuhirin, 16 sal derbas bûn. Hemû dost û hevalên te, zarokên te dersa matamatîkê dida wan, xortên te alîkariya wan dikirin hemû mezin bûne û di civata Swêd da hatine der û meqamên muhîm, ji bo gelê xwe xebatên pir baş dikin. &n...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (3758)


Xusûsîyetên Rojhilata Nêzîk
Fuad Onen
Xusûsîyetên Rojhilata Nêzîk
Di sîyeseta Kurdistanê de du problemên esasî hene. Yek jê, taleba desthilatîya navendî lawaz e, taleba jêr desthelatîye, bi tirkî ”alt îktîdar” ew taleb xurt e. Lê taleba desthelatîyên navendî lawaz e. Sedemek ji, ku sernîvîsa vê panelê j...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (3837)


Serxwebûna Kurdistanê
Fuad Onen
Serxwebûna Kurdistanê
Sîyeseta partî, rêxîstin,saziyên bakurê Kurdistanê dev ji hedefa serixwebûnê berda ye. Ji delva hedefênserxwebûnê, otonomî, federalî an demokrasî te parastin. Di vir de anormalîyekheye. Yanî îro ji her demê betir taleba serxwebûn û yekîtîya Kurdistan...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (4246)


Page 1 of 6First   Previous   [1]  2  3  4  5  6  Next   Last   
22

Nurullah Timur: Türkiye’nin demokrasiden  uzaklaşması, demokrasiden gittikçe şey olması, en büyük zararını Kürtler gördü. 60’ı yaşadık, 70'i yaşadık, 80'i yaşadık. Şimdi de sivil Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı  sistemi darbesinin Kürtlere getirdiklerini yaşıyoruz. Her dönemde bütün saldırılar Kürt kazanımlarını oldu. 60'lar 70'ler 80'ler ve bugün bu sistem altında da Kürtlerin kazanımlarına saldırılıyor. Bakalım, yani Türkiye'deki demokrasi veya Türkiye'deki demokrasi mücadelesine nereye evrilecek? Biz bu mücadelede nerede olmalıyız? Kürtler, Türkiye'deki bu demokrasi mücadelesinin nasıl okumalı? Nasıl davranmalı? Bu konudaki senin yorumunu bütün Kürtçe camiası merak ediyor. O yüzden de bunu senden kendi ağzından dinlemek istedik, canlı olarak. Buyrun Kek Fuat.

Demokrasi, Kürdistan ve Kürt meselesi

Fuat Önen: Şurdan başlamak lazım, Üç tane mesele var: Biri Türkiye'de demokrasi meselesi, diğeri Türkiye’deki Kürt meselesi, bunu azınlık-ulus meselesi olarak kavramlaştırmayı daha doğru buluyorum. Ulusal azınlık meselesi olarak kavramlaştıranlar da var. Bir de Kürdistan meselesi.

Şimdi, bu her üç meselenin birbiriyle ilişkili olduğu, bir ön kabul var. Bu ilişkinin yönü, doğrultusu, konusunda yeterince tartışılmadığıını düşünüyorum. Örneğin başlangıçta sen de söyledin, Türkiye demokrasiden uzaklaştıkça, Kürtlere dönük baskı artıyor. Şimdi doğrusu ben bunu böyle formüle etmem. Türk devleti, Kürdistan'a Kürt milletine saldırmak durumunda kaldığı müddetçe, Türkiye'deki demokrasi de daralıyor. Yani oradaki ilişki bana kalırsa ters kuruluyor.

Demokrasi ve Devlet biçimleri

Şimdi, demokrasi dediğimiz şey, esas itibarıyla bir devlet biçimidir. Ne tür bir devlet biçimidir? Devleti oluşturan, devletin içeriğini oluşturan, bir dizi olgu var. Bu olguları, ne tür, ne tarzda örgütlersen, ona göre bir devlet biçimini alır. Yani, bugünkü tartışmamız için fonksiyonel olması açısından şöyle bir tanım yapabiliriz. Esas itibariyle, siyasal iradenin, siyasal yönetimi, ya doğrudan halk tarafından, ya da belli aralıklarla düzenli olarak yapılan seçimlerle seçilen, halkın temsilcileri tarafından, oluşturuluyorsa, biz, buna demokrasi diyoruz.

Bir diğer ilkesi de var. Demokrasi bütün vatandaşları eşit sayar, eşit kabul eder. Şimdi burada eşit olmak ile, eşit sayılmak arasında kritik bir ayrım var. Aslında demokrasi dediğimiz devlet biçimi, gerçek yaşamda eşit olmayan insanları, eşit ilan eden bir devlet biçimidir. Bundan dolayı biz buna daha çok formel demokrasi diyoruz. Çünkü gerçekten eşit olunabilmesi için, somut toplumsal varoluş şartları bakımından, eşit olmak lazım ki demokrasinin böyle bir hedefi, böyle bir amacı yoktur. Şunu da söylemeliyim, demokrasi aslında yani antik-yunandaki demokrasi tartışmalarını bir tarafa bırakırsak, esas itibariyle kapitalist  sosyoekonomik formasyona uygun bir devlet biçimidir.

Bu ihtiyatları şunun için söylüyorum, son yıllarda özellikle bir demokrasi fetişizmi geliştirildi. Her derde deva bir demokrasi servis ediliyor bize. Gerçekten öyle bir şey yoktur, yani. Ama mevcut devlet biçimleri arasında; demokrasi, şu anda tercih edilen bir devlet biçimidir.

Bunun bizimle ilgili, yani sosyalistler, koministlerle ilgili bir tarafı vardır ki biz maalesef 70 yıllık pratiğimizde alternatif bir demokrasi üretemedik. Şu anda demokrasi fetişizminin bu kadar egemen olmasının bir nedeni de budur. Şimdi demokrasi bu ve bunu burada bırakalım.

Kürdistan meselesi var, Kürdistan meselesi,  esas itibarıyla işgal edilmiş, parçalanmış, bölüşülmüş, devlet kurma hakkı, gasp edilmiş bir milletin meselesidir. Meseleyi böyle tanımladığım zaman da çözüm yolunun devlet hakkının kullanılmasında olduğunu düşünüyorum. Yani devlet devletleşme haklarını kabul edilmesinde değil, bu devleteşme hakkının fiilen  kullanılmasında olduğunu düşünüyorum. Kürdistan meselesinin bir de parçalanmışlıktan doğan bir sorunu var, o da Kürdistan'ın birliğini hedefleyerek ile aşılabilecek bir sorundur. Kürdistan’ın birliği meselesini bu program boyunca kısmen bir tarafa bırakıp, bağımsızlık meselesi üzerinde durmanın, daha anlamlı olacağını düşünüyorum.

Türkiye’de Azınlık-Ulus Meselesi

Şimdi bir de Türkiye'de Kürt meselesi var. Türkiye'de Kürt meselesi yani net sayıları yok elimizde ama on milyon civarında Kürdün, Türkiye'de yaşadığı söyleniyor. Benim Türkiye'den kastım, Kürdistan'ın batısıdır.  Burada on milyona yakın ya üzerinde ya da altında bir Kürt nüfusu var, ve bu on milyon Kürt, Kürt olmaktan kaynaklanan hiçbir hakkını kullanabilir durumda değil. Türkiye'deki Kürt meselesinin de esasi budur, ve bana kalırsa, bu bir azınlık-ulus meselesidir. Bu mesele aslında, Kürdistan meselesinin Türkiye'ye taşırılmış halidir. Dolayısıyla Türkiye'deki Kürt meselesini örneğin, Almanya'daki bir Türk meselesiyle ya da Bulgaristan'daki, Yunanistan'daki bir Türk meselesi ile de karıştırmamak lazım. Benzerlikleri olsa bile esas itibariyle farklılıkları vardır, bu meselelerin; Türkiye'deki Kürt meselesi, Kürdistan'ın işgal altında tutulması, zamana yayılmış jenoside tabi tutulmasının, bir sonucudur. Bu anlamda, Kürdistan meselesinin Türkiye'ye taşırılmış halidir, diye, düşünüyorum.

Korelasyon ve Nedenselik İlişkisi

Şimdi bu üç mesele arasında, ne tür bir ilişki var? Türkiye'deki demokrasi ile Türkiye'deki Kürt meselesi arasında bir korelasyon olduğundan söz edebiliriz. Ancak Maalesef, bu, yani korelasyonla nedensellik birbirine karıştırıldığı için, hem Kürdistan meselesinin, hem Türkiye'deki Kürt meselesinin, nedeninin, Türkiye'de demokrasi yokluğu olduğu sonucu çıkarılıyor ki bu yanlıştır. Vedat Hocam korelasyon ve Nedensellik arasındaki farkları kuşkusuz benden daha iyi açıklayacaktır.

Vedat Koçal: Estağfurulah Abi, müthiş. Sözünüzü keserek tebrik edeyim Abi, müthiş bir formülasyon. Yani analizin ötesinde formülasyon geliştirdiniz. Nedensellik-korelasyon farkıyla, tebrik ediyorum Abi, hürmetlerimi sunuyorum.

Fuat Önen: Sağolasın. Şimdi bu kurulan korelasyonda da ters bir denklem kuruluyor. Normalde şöyle dememiz lazım: Türkiye'de gerek Kürt azınlık-ulusunun, gerekse diğer azınlıkların hakları kabul edilip kullanılabilir hale geldikçe, Türkiye'deki demokrasi gelişir. Yani, bu taraftan bakmamız lazım ama, bir demokrasi fetişizmi oluşturulduğu için şöyle söyleniyor; Türkiye'de demokrasi geliştikçe bu meseleler de çözülecektir. İyi de bu meseleler çözülmeden, Türkiye'de Demokrasi nasıl gelişecektir? Sonuçta, eşit ilan edilmesi, eşit kabul edilmesi, gereken topluluklar var. Bunlar etnik azınlıklar olur, dinsel azınlıkları olur, kültürel azınlıklar olur, bunları olduğu gibi kabul edip, bundan kaynaklanan haklarını, kullanılabilir hale getirirseniz, demokrasi gelişir. Ama denklemi tersten kurduğumuz zaman, soyut ne anlama geldiği belli olmayan, bir demokrasi çağrısına ulaşmış oluyoruz. Kürdistan meselesi ise Kürdistan meselesi ile Türkiye'deki demokrasi arasında böyle bir korelasyon da yoktur. Birbirleriyle ilişkilidirler ama aralarında Türkiye'deki diğer azınlıklar meselesinde olduğu gibi bir korelasyon da yoktur.

Demokrasi Fetişizmi

Şunu söylemeye çalışıyorum; Türkiye Devleti’nde demokrasi olmadığı için, demokratik olmadığı için, Kürdistan işgal edilmiş, parçalanmış, zamana yayılmış jenoside tabi tutulmuş değildir. Yani 20 yüzyılın başını alalım, o dönemin demokratik devletleri var, mesela Fransa, İngiltere; peki bunların, Hindistan'da, Cezayir'de, Afrika'da, Asya'daki işgallerini, sömürgeciliklerini engellemiş midir, bu demokrasi?

- Hayır, engellememiştir. Çünkü nedensellik kurmaya çalıştığınız zaman, bir şeyin diğerinin nedeni olması, özel olarak ama o şeyin, o sonuca yol açması lazım ki burada böyle bir ilişki yoktur.

Şimdi Türkiye'deki demokrasi mücadelesine nasıl katkıda bulunuruz?

-Önce kırmızı çizgilerimizi koyalım. Eğer kürdistanlılar, gerçekten Türkiye'nin demokratikleşmesini istiyorlarsa, Türk Devleti'nin Kuzey Batı Kürdistan'daki ki, (Türkiye devletinin işgali artık üç parçada var) Türk devletinin, Kürdistan'daki varlığına son vermelidirler. Türk devleti, Kürdistan'da İşgalci kaldığı müddetçe, Türk devletinin demokratikleşmesi söz konusu olamaz. Çünkü bu varlık, jenosidal bir varlıktır. Yani, jenosit uygulayan bir devletin; demokratikleşmesinden, demokrasisinden, söz edebilir miyiz? Kürt milletinin ulus-ülke hakikatini reddeden ve bunu imha etmeye çalışan bir devlet, nasıl demokratikleşebilir ki?

-Şöyle demokratikleşebilir. Türk devleti, bütün kurum ve kuruluşları ile Kürdistan'ı terk edecektir: Kürtler kendi devletleşme haklarını kullanıp devletleşeceklerdir. Bana kalırsa bu, Türkiye'deki demokrasinin, , gelişmesine, ilerlemesine yol açar.

Aynı şeyi, Türkiye'deki Kürt meselesi için de düşünüyorum. Eğer gerçekten, bu devletin, demokratikleşmesini istiyorsanız; başta Kürt azınlık ulusunun hakları olmak üzere, bütün azınlıkların, kendileri olarak, kendileri kalarak, yaşama hakkını ve özgürlüğünü savunmanız lazım. Burada, mesafe katedildiği ölçüde, Türkiye Devleti demokratikleşecektir. Dolayısıyla denklemi ters çevirmemiz gerekir.

Türkiye demokratikleşirse, bu meseleler çözülecek değildir. Tam tersine, bu meseleler çözüldüğü ölçüde, Türkiye demokratikleşebilecektir. Birkaç söz de  şunun için söyleyeyim. Yani niye biz, tersinden okuyoruz, ya da bu ters okumalar bize dayatıldığı zaman, niye biz hemen bunları kabul ediyoruz?

-Bu tabii sömürge ulus olmanının bir sonucudur. Burada Hegel’in “birbirini karşılıklı olarak tanıma” kavramına başvuracak olursak, Hegel, efendi-köle ilişkisini bu kavramı üzerinden tartışır. Bizimki tek taraflı bir tanımadır. Biz Türk devletini tanıyoruz, Türk milletini tanıyoruz, fakat Türk devleti ve büyük ölçüde Türk milleti de bizim ulus-ülke hakikatimizi tanımıyor. Şimdi tek taraflı tanıma, bir efendi-köle ilişkisidir. Bu efendi-köle ilişkisi, zamanla; kölenin, efendinin normları içinde, efendinin diskuru, paradigması içinde, düşünmesine sebep olur. Yani şimdi, mesela, güncel bir örnek olduğu için vereyim. Diyarbakır'da binlerce Kürdistanlı İsrail'in Filistin saldırısının kınıyorlar. Fakt bu binlerce Kürt, Afrin işgali sırasında ortada yoklardı. Bu binlerce Kürt, Kuzey Kürdistan'ın 12-13 Yerleşim birimi yerle bir edildiğinde de yoktular. Şimdi, binlerce Kürdü sahaya sürenler, kendi köleliklerini özgürlük olarak algılıyorlar ve böyle yansıtıyorlar. Oysa sen kölesin, yani sen, daha kendi dilinde okuma yazma hakkına sahip değilsin. Sen kitleleri meydanlara sürüp İsrail'in Filistin’deki haksızlıklara karşı çıkmadan önce, sana yapılan zulme bi karşı çık.

Bu nedenle, özellikle Kürt okumuşları; yani, Kürt toplumundan daha fazla Kürt okumuşları ve özellikle son 20 yılda, egemen durumda gözüken Kürt siyaset sınıfının, Türkiye'deki egemen ideolojiyi, Kürtlük adına yeniden ürettiğini görüyoruz. Kürdistan'da demokrasi fetişizminin bir nedeni budur. Türkiye'deki demokrasi ile Kürdistan meselesi ve Kürt meselesi arasında kurulan çarpık ilişkinin de temel nedenlerinden biri budur Biz efendiye benzemek için efendinin dilini kullanıyoruz, efendi'nin dilini kullandığımız ölçüde kendimizi özgürleşmiş sayıyoruz. Kısaca, demokrasi, Kürdistan ve Kürt meselesi ile ilgili düşüncem budur. Bunu daha ayrıntılılandırabiliriz, sorularınız olursa. Şimdilik buradan noktalayalım.

Posted in: Tirki

Comments

There are currently no comments, be the first to post one!

Post Comment

Name (required)

Email (required)

Website

DEVRİMCI DİLE KARŞI, UZLAŞMA DİLİNİN DAYATILMASI
admin
DEVRİMCI DİLE KARŞI, UZLAŞMA DİLİNİN DAYATILMASI
Demokratik Cumhuriyet, İmralı'nın projesi değildir. Demokratik Cumhuriyet bir devlet projesidir. Ve çok kimse bilmez; bu projeyi ilk dillendiren, Orhan Kotan'dır. Rizgari’nin liderlerinden biri. Önemli bir yazar şair ve aktivist idi. Am...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (30)


İKTİDAR PAYLAŞIMI
Fuat Önen
İKTİDAR PAYLAŞIMI
Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi dediğimiz; Kürt millet hakikati ve Kürdistan hakikati üzerinden yürüyen, bir mücadeledir. Bu mücadelede hedef nedir? Bizim bir ülkemiz var adı Kürdistan. Biz bir milletiz, bu millet bu ülkede devletleşmelidir. Ken...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (44)


SEÇİMLER VE TARİFSİZ TARZI SİYASET
Fuat Önen
SEÇİMLER VE TARİFSİZ TARZI SİYASET
Tariflerden uzaklaşmak, aynı zamanda stratejik düşünmekten de uzaklaşmaktır. Onun için siz de izliyorsunuzdur; Kuzey Kürdistan'daki Kürt siyasi hareketler ve Türkiye'deki muhalif hareketler, stratejik bir akıldan yoksun olarak, sürekli taktik...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (88)


KÜRDİSTAN DEVRİMİ İÇİN DEVRİMCİ PARTİ
Fuat Önen
KÜRDİSTAN DEVRİMİ İÇİN DEVRİMCİ PARTİ
Birleşik Kürdistan’ı savunmak da  bağımsız Kürdistan'ı savunmak da dediğim gibi devrimci bir görevdir. Şimdi Kürdistan devriminin potansiyeli gerek Türkiye solcuları açısından gerek dünya komünistleri yani Komintern açısından anlaşılmı...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (96)


FUAT ÖNEN’IN “AYRILIKÇI YAZILAR – 1” KİTABI ÜZERİNE TÜRKİYELİ BİR KOMÜNİSTTEN DEĞERLENDIRMELER
admin
FUAT ÖNEN’IN “AYRILIKÇI YAZILAR – 1” KİTABI ÜZERİNE  TÜRKİYELİ BİR   KOMÜNİSTTEN  DEĞERLENDIRMELER
Kitabı okumak Özgür Kürdistan hedefini politik faaliyetin baş köşesine oturtmuş politik bir faaliyetin parçası olan bir Komünist Devrimci olarak benim için çok öğretici ve eğitici olmuştur. Referans yayınlarından çıkan “Ulusal Sorun'da komü...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (199)


TAHRİBATIN SEBEBİ KADER PLANI DEĞİIL, DEVLET PLANIDIR
Fuat Önen
TAHRİBATIN SEBEBİ KADER PLANI DEĞİIL, DEVLET PLANIDIR
Yani bir doğa olayında bile, jenosidal bir enstrüman olarak kulla-nılan, bir devlet planı var. Bu devlet planını gizlemek için, ikide bir ka-der planı diyorlar. Dini demagojilere başvuruyorlar. Oysa Türk devletinin ve Türk devleti yöneticilerinin, Os...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (38)


BU DEVLETE KARŞI CİDDİ HAYAL KIRIKLIKLARI, KALKIŞMALAR BEKLEMEMEK LAZIM
Fuat Önen
BU DEVLETE KARŞI CİDDİ HAYAL KIRIKLIKLARI, KALKIŞMALAR BEKLEMEMEK LAZIM
Kürdistanî siyasetinin görevi, bu sistemi teşhir etmek ve bu devleti Kürdistan'dan çıkarmaya çalışmaktır. Kürdistan'dan çıkarmaya çalışırken de bunu tüm yönleriyle teşhir etmek görevimizdir. Bunun yerine devletle uzlaşma arayışı, devletten re...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (128)


MEVCUT İKTİDAR, SEÇİMLERİ ERTELEYEBİLİR Mİ?
Fuat Önen
MEVCUT İKTİDAR, SEÇİMLERİ ERTELEYEBİLİR Mİ?
Şu anda, ciddi bir paralel devlet yapısına sahiptir mevcut iktidar. Paralel bir ekonomiye sahipler. Paralel güvenlik güçlerine, paralel yargıya yani devletin bütün sahalarında paralel örgütlenmeleri var ve kendi kanunlarını hiçe sayarak, devlet yönet...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (112)


ÖFKEYİ, BİLİNCE DÖNÜŞTÜRECEK OLAN, ÖRGÜTTÜR.
Fuat Önen
ÖFKEYİ, BİLİNCE DÖNÜŞTÜRECEK OLAN, ÖRGÜTTÜR.
Dolayısıyla; anlayışından, niteliğinden, yapmaya çalışacaklarından, bağımsız birlik çağrıları; evet iyi niyetlidir. Bütün Kürtlerin belki gönlünden geçen iyi niyetli bir çağrıdır. Ama yani bu çağrılar artık geride kalmalıdır. Özel somut hedefli; anla...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (166)


ALGI YÖNETİMİ
Fuat Önen
ALGI YÖNETİMİ
Bu devletin yönettiği topluluk da bu fikre yabancı değil, büyük ölçüde içselleştirmiştir. Yani devletin bu planını, büyük ölçüde içselleştirilmiş bir Türk toplumu var. Öyle ki elbette ki içinde devrimcileri, sosyalistleri, ilericileri vardır. Ama ağı...
Hejmara şirova (0)   Lê nerin (99)


Page 1 of 22First   Previous   [1]  2  3  4  5  6  7  8  9  10  Next   Last   
soap2day