Kimse şunu, bunu ihanet, kaçkınlık, korkaklıkla suçlamasın.
Kerkük'te yaşanan kurmaysızlık gafletidir.
Savaş stratejilerinde taktiği coğrafya, teknik ve nicel-nitel insan gücü belirler. Bu kural her iki taraf için de geçerlidir. Diğer bir ifadeyle savaşta rakip taraflar sıvı-kap ilişkisi gibi biri diğerinin duruşunu-muharebe taktiğini belirler.
Kerkük'e yönelik tehditler başladığında özellikle Pêşmerge ve gerilla tarafından yapılan açıklamaları dikkatle izledim. Açıklamalar çerçevesinde olası sonuçları çıkarmaya çalıştım.
"Mevzilerimizi tahkim ediyoruz" sözü, hiçbir hazırlık yapılmadığı, olası bir çatışmada büyük kayıpların yaşanacağı, bir hezimeti haber verir gibiydi.
Ne yapılabilirdi sorusunu iki ayrı süreç içinde ele almak gerekiyor.
ı- 2014- Referandum'a kadarki süreç
Aslında IŞID ile savaşta yapılması gereken tıpkı YPG gibi Kürdistan sınırlarının ötesinde çok daha ileri bir coğrafyada mevzilenmek, Sunni Araplarla ittifaklar geliştirmekti. Bu yapılmadığı gibi Kerkük'ün %40'ı Musul ve Tılafer gibi merkezler de Irak merkezi hükümetine bırakıldı. PKK'nin Şengal'deki varlığı sorun yapıldı. Roj Peşmergeleri ile Rojava baskı altında tutuldu. Neyse ki bu sorun ABD'nin araya girmesi ile en azından soğutuldu.
Daha önceki birçok yazımızda "Tarihin bütün dönemlerinde Kürdistan'ın kaderini Musul belirlemiştir. Bundan sonra da Musul belirleyecektir" demiştik. Bugün Kerkük'ü Irak'a bırakan anlayış, Musul'u Irak'a bırakan ruhtur.
Dr. Süleyman (Said Çürükkaya) Güney Kürdistan'da Pêşmerge saflarında IŞID'a karşı savaşırken sık sık görüşür ve yazışırdık.
"Pêşmerge'nin savaş stratejisi ya yoktur, yada yanlıştır. Musul alınarak Hawice'den Elqaim'e kadar (Suriye) düz bir hat çizilmeli, Pêşmerge bu alanları denetime almalıdır" diyordu. (Daha önceki yazılarımızda bu hususa birkaç defa vurgu yapmıştık)
Büyük komutan nur içinde yatsın. "Kerkük'ü bu halde Kürdlere bırakmazlar" diyordu. -Ki bırakmadılar.
Bu yapılmadı
ıı-Referandum süreci ve sonrası
Sömürgeci bir devlete karşı bağımsızlık referandumunu yapmak açık bir isyan hareketidir. İsyan savaşı kaçınılmaz kılar. Tüm toplumlar için tarih bunu böyle söyler. Toplumlar tarihinin bu emri dinlenilmeliydi.
Buna göre mesela Dr. Süleyman Pêşmerge güçlerinin komutanı olsaydı kesinlikle şunları yapardı.
Pêşmerge güçlerinin elinde tuttuğu sınır hattından başlayarak bütün geçiş hatlarını mayın ve tuzaklarla adeta bir bataklığa çevirirdi. Bu alana girmeye çalışan düşman güçlerini darbeler, kamufle ettiği ağır silahlarla alana giren düşmanı yoğun bir bombardımana tabi tutar, şaşkına dönen düşman güçlerinin üzerine yürüyerek son kalıntılarını da temizlerdi.
Böylesine ağır darbe alan düşman kuvvetlerinin savaş azmi kırılır, bir daha Kürdistan topraklarına tecavüz etme gibi bir cesareti kendinde bulamazdı.
Eminim Dr, daha fazlasını yapar, akla hayale gelmeyecek taktikler yaratırdı. Onları da ben bilmiyorum.
Savaş bir sanattır. Bu sanatın ustaları kurmaylardır. Gerek IŞID saldırısında ve gerekse Kerkük'e yönelik saldırıda görüldüğü üzere Pêşmerge güçlerinin temel zayıflığı savaşı planlayıp icra eden yetkin bir kurmaylığın olmamasıdır.
Şimdi ne yapılabilir?
Kolayı yapılmadı. Şimdi zor olanı yapılmak zorunda yada Kerkük hikayesi bitti diyeceğiz.
Mekanize araçlarla savaş icra etme durumu ortadan kalkmıştır. Bundan sonraki savaş, tümüyle nitelikli insan gücüne dayalı olarak yapılmak zorundadır.
Pêşmerge'nin bu konuda epey deneyimi vardır. Geçmişte Metina, Zap, Xakurkê alanlarında bu türden büyük ve başarılı muharebeler yapmıştır. Kerkük, Tuzhurmartu, Hawice ve Musul alanlarında da benzer muharebelerle düşmana çok büyük darbeler vurabilir.
Yarı gerilla-yarı hareketli savaş tarzında yüzlerce öncü küçük guruplarla Heşdi Şebi-Irak ordusu mevzilerine sızarak ciddi darbeler vurabilir. Darbelenen düşman kuvvetleri moral çöküntüye uğratılır, destek guruplarıyla düşmanın öncü gücü tümüyle imha edilir.
Kısa süre içinde örneğin bir iki hafta içinde bu biçimde 2 bin kayıp veren düşman ardına bakmadan alanı terk eder. Bu tür yıpratıcı çatışmaların çokça tanığıyım. Kuzeydeki operasyon güçlerinin alan boşaltarak geri çekilmelerinde uygulanan temel gerilla taktiği budur.
Bu kadar üstün tekniğe rağmen bir kaç düzine gerillaya karşı on binlerce asker alanı bırakıp geri çekiliyorsa, korkak Irak askeri ve çapulcu Heşdi Şebi milislerinin bundan başka yapacakları bir şey yoktur.
Pêşmerge güçleri kısa bir süre içinde bunu yapmazsa "Ne yapılabilirdi?" başlığı altında yazdığım çalışmaları Heşdi Şebi ve Irak ordusu yapacaktır. O zaman Kerkük'ü unutun gitsin.
Tekrarlıyorum. Kerkük'te yaşanan utanç, Pêşmergenin değil, çapsız generallerin kurmay yeteneksizliğidir.