Bizimkiler saygıyla terk etmeyi, saygıyla istifaya gönderilmeyi dahi bilmiyorlar.
Kurdistan Başkanı Mesud Barzani, Kurdistan Bağımsızlık Referandumu ‘nun öncüllüğünü yaparak ismini Kurdistan’ın bağımsızlaşma tarihine kocaman harflerle kazdırdı.
“Kerkük için (bağımsızlık için yani) en son damla kanımıza kadar savaşırız” diyen de O’ydu! Ama Kerkük için savaşmayı tercih etmeyerek, tepe takla yuvarlanıp bir sözü diğer sözünü tutmayan diğer Kürd liderlerin sırasına katıldı.
Mesud Barzani’nin Kerküklü günlerde iki yolu vardı: Ya Irak ordusuna (Haşdi Şabi filan) karşı savaşmayı göze alacaktı (Kerkük’te YNK’li peşmergeler nedeniyle ‘birakuji’yi göze almadıysa Şengal’den, Musul’dan vs. saldıracak, dişini gösterecekti, Bağımsızlık İradesini ayakta tutacaktı), ya da sessiz teslimiyeti seçecekti. İkincisini seçti.
Güney Kurdistan’ın parçaları olan ‘tartışmalı bölgelerin’ ana Kurdistan’a fiilen ve hukuken katılması an meselesiyken tümden belirsiz geleceğe kadar kaybedildi bu topraklar.
“ABD ihanet etti filan”, bunları biliyoruz.
ABD eski Bağdat Büyükelçisi Zalmay Halilzad’ın “Eğer Kürder Kerkük’te direnseydi, ABD Referandum ile ilgili görüşünü değiştirirdi” demecini de hatırlıyoruz.
Kerkük yenilgisinden sonra Güneyli ve hatta Kuzeyli, Batılı Kürdlerin DAİŞ’li günlerdeki tarihi başarıyı yakalaması kolay olmayacak. IŞİD Kürdler için bir şanstı. Irak ve Suriye’de DAİŞ geriledikçe Kürdlere dönük ABD / Koalisyon sevgisinin azalacağı iki yıldan beridir hep üstüne basa basa söylenmektedir.
Güney Kurdistan, Bağımsızlık ve Özgürlük mücadelesinin lokomotifi idi bir iki ay önce. Bu pozisyon, plansızlık ve irade yoksunluğu sonucu kaybedildi. Güney Kürdistan’daki bugünkü 14 Kasım 2017 tarihli de-facto durum, bundan böyle on yıl (hatta on yıllar boyunca) dahi sürebilir.
Ortadoğu’da kaynatılan Sunni-Şii kavgasından ise Kürde kâr payı düşmez. Çünkü Kürdün bu yönlü hiçbir fikri ve maddi hazırlığı yok.
Mesud Barzani, PDK üstü bir irade sergileyerek son yıllarda Kurdistan Bağımsızlık fikrinin öncüllüğünü yaptı ve Kürd halkının, Kurdistan’ın değişik partilerinden on binlerle üyenin ve partisiz milyonların sempatisini kazandı. Ve başaramadı. Nihayetinde hem ailesine, hem komşularına, hem de ABD’ye yenildi.
YNK’nin Talabani kanadının ihaneti anlaşılmıştır (nedense bu ‘ihanet çetesi’ne karşı hiçbir uygulama yok ?!)
Kerkük’te yenilen PDK’nin, Afrin’de yenilecek PKK olacağını anlamayacak kadar geri zekâlı ‘siyasi elit’imiz de var.
PEŞMERGE BARZANİ
“Barzani peşmergenin başına geçti, bekleyin, iyi şeyler olacak” gibisinden yazılar, yorumlar ucuz propaganda ve kendini tatmin etmeden öte bir anlam taşımamaktadır. O tiren geçti, gitti. Peşmergeliye geri dönen Sayın Mesud Barzani’nin yapacağı bir şey kalmamıştır. Kürdistan Başkanı olarak 20 yıl boyunca ortak Kürdistan ordusunun bir takımını dahi kuramadıysa, sıradan bir peşmerge olarak ve ömrünün son yıllarında bu görevi başarma şansı sıfırın altında.
Bu uzatmalardan vazgeçin, sayın Kurdistanlılar.
Yani Mesud Barzani dönemi sonlanmıştır. Nasıl ki, 1999’da Öcalan dönemi bitmişti. Habire Öcalan’ı uzatmaya, Öcalancılığı uzattırmaya çalışarak PKK’liler bu milletin anasını ağlattılar! Aynı ahmaklık, bu sefer de Barzani üzerinden bu millete yaşattırılmamalıdır.
Yeni bir şeyler bulun. Yeni düşünceleriniz, fikirleriniz olsun. Yeni liderler yaratın. Kendini yaratan yeni liderler olsun.
Liderci olmayın, partici olmayın. Çi, cu, çu… olmayın.
Liderler, partiler etrafında değil fikirler etrafında birleşin.
Hep ileri. Dün kaybettiğimiz Kerkük’ü dünde kazanamayız. Kerkük’ü yarınlarda bulabiliriz yalnız.
Kocaman Talabani ailesi külliyen ihanete yattı. Eskimiş, Türk’e hizmetten dört köşe olmuş Öcalan’dan, Bağımsızlığı kaybetmiş Barzani’den vazgeçin artık.
Biz 50 milyonuz, onlar 3 kişi...
Bu yazının perspektifi ne?
Halkını harcayan liderlerin ülkesi özgür olamaz.
Bencil liderlerini harcamayı göze alan milletler, özgür olmayı hakkediyorlar ve özgür oluyorlar.