Röportaj: Suphi Orak 2006
Sayın Fuat Önen; uzun yıllardır sizi Kürt siyaseti içinde görüyoruz.Kendinizi biraz tanıtır mısınız?
Suphi arkadaş, geniş kapsamlı sorularını elimden geldiğince cevaplandırmayaçalışacağım. Kendimle ilgili söyleyebileceğim şudur; sosyalizmden yana,devrimci demokrat kimliğimle, ulasal demokratik mücadelede yer almaya çalışanyurtsever bir Kürdistan’lıyım.
Güney Kürdistan’daki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsu-nuz?
Güney Kürdistan’da devletleşme yönünde atılan adımlar Kürdistan üzerindekisömürgeci tahakkümde gedikler açmıştır. Bu nedenle sömürgeci tahakkümde açılanbu gedik önemlidir. Parçalı ve farklı egemenlik sistemlerinin tahakkümündekiKürdistan, eşitsiz gelişmenin zembereğindedir. Kürdistan özgürlük mücadelesi deeşitsiz gelişmekte, özgürlük mücadelesinin merkezi de tarihsel olarak farklıparçalara kayabilmektedir.
Dünya Savaşında Orta-Güney Kürdistan, sonrasında, her iki Dünya Savaşı arasındaKuzey Kürdistan, 2. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Doğu Kürdistan, elliliyılların sonundan yetmişli yılların ortalarına kadar, Güney Kürdistan'ınözgürlük mücadelemizin ağırlık merkezleri olduğu söylenebilir. Seksenliyılların başlarında Doğu, Güney ve Kuzey parçaları arasında gidip gelen merkez;iki kutuplu dünyanın çökmesi, ABD'nin Irak işgali ve Güney'in devletleşmeyeyönelmesi ile Güney'e kaymıştır.
Tarihte tek parçaya sıkışan özgürlük mücadelemizin tıkandığı, tükendiğisıkça görülmüştür. Son dönemde oluşan Kamışlı-Hewler-Mahabad direniş hattıgüven vericidir. Diyarbakır’ın bu hattın dışında kalması ciddi birsorunumuzdur. Ve bu, Kuzey Kürdistanlı devrimciler olarak bizimsorumluluğumuzdur. Diyarbakır’ın bu hata katılımını sağlamak, Güney'dekidevletleşmeyi kendi özgürlüğümüz olarak görmek, eleştirmek, uyarmak,desteklemek görevimizdir.
Güney Kürdistan'da devletleşmeye dönük adımlar, Ortadoğu siyasi haritasındada gedikler açmıştır. 1. Dünya Savaşı sonrası çizilen bu harita bölgehalklarının dinamiklerini dumura uğratmış, Kürdistan’ı uluslar arası sömürgeye,dünyayı da biz Kürtler için zindana dönüştürmüştür. Güneyde devletleşme buzindanın duvarlarından birinin çökmesi anlamına gelecektir. Gerek bölgedegerekse dünyada Güney'in devletleşmesine gösterilen direncin nedeni budur.
Sovyetlerin çözülmesiyle dünya düzeni çökmüştür. Düzenini yitirmiş, deyimyerindeyse ipini koparmış bir dünyadayız. 20. yy da olduğu gibi 21. yy da dadünya düzeninin dünya savaşıyla sağlanmaya çalışıldığı görülmektedir. ABD ninGenişletilmiş Ortadoğu Projesi(GOP), bu savaşın bölgemizdeki cephesini tarifetmektedir. 1. savaşta temelleri atılan, 2. savaşta Israil devletininkurulmasıyla son halini alan Ortadoğu siyasi haritası, bu savaştayenilenecektir, yeniden çizilecektir.
Kürt’lerin zindanı olan Ortadoğu siyasi haritası değişmelidir,değişecektir. Bu bizim talebimizdir. Ortadoğu’da adil bir barış, yeni birsiyasi harita ile mümkündür. Güney Kürdistan bu açıdan çok önemlidir. Bu mevzisağlamlaştırılmalı ve yeni Ortadoğu talebimizin bayrağı olmalıdır.
Güney Kürdistan’da devletleşme süreci bütün Kürtleri heyecanlandırmaktadır.Ancak, henüz yolun başında olduğumuzu ve ciddi sorunlarımız olduğunuunutmamalıyız. Güney'deki özgürlük mücadelemizin, özgürlükle yan yana anılmasızor olan ABD ile ilişkileri, ciddi bir handikaptır. ABD, Kürt özgürlükmücadelesinde sabıkalıdır. 1946, 1975, 1992 deneylerimiz unutulmamıştır.Kürdistan’ın en büyük parçası TC'nin işgalindedir. NATO üyesi ve ABD nin 50yıllık müttefiği TC, Kürdistandaki devletleşmeye dönük her adımı kendi sonununbaşlangıcı olarak görmektedir. ABD'nin Güney'de “Kürtçü”, Kuzey'de “Türkçü”pozisyonunu uzun sürede koruyamayacağı görülmelidir. Kürtler, tek yanlıangajmanlardan uzak durmalı, çok kutupluluğu giderek görülen dünyada, çokyönlü, bağımsız, Kürdistani bir dış politikayı esas almalıdır.
Güney Kürdistan’da ikili iktidar, devletleşme çabamızda çok ciddi birsorundur. Devletleşme sancılı bir süreçtir ve dünyanın hiçbir yerinde barışçıl,liberal bir süreç olmamıştır. Kürdistan’da da olmayacaktır. Ulusal projeetrafında ulusun birliğini sağlayan merkezi iktidar bu sürecin olmazsaolmazıdır. Hewlêr(Erbil) Parlamentosu kurucu parlamento misyonuyla çalışmalı,ikili iktidar durumu giderilmelidir. Ikili iktidarı ortadan kaldırma çabalarınıçok önemli buluyorum ve kısa zamanda bunu cani gönülden kutlayabileceğimizidüşünüyor ve umuyorum.
Amerikan federalizmi Kürdistan’daki devletleşmeye model olamaz. Kürt halkıkendi geleceğini belirlerken komşu halklarla özgür-gönüllü bir beraberlikyaşamak durumunda kalır ya da buna karar verirse, uygun form, federalizm değilkonfederalizmdir. Güney Kürdistan, Izadi’ye göre Kürdistan’ın yüzde17'sinikaplar. Basra-Bağdat coğrafyası da Arap coğrafyasının küçük bir bölümüdür. Bufarklı bütünlere ait parçaların bir devlet yapısı içinde bir arada tutulması gerekiyorsa,koşullar bunu zorluyorsa buna en uygun form konfederasyondur.
Kuzey Kürdistan’ın içinde bulunduğu bugünkü koşulları nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Kuzey Kürdistan’da bir dönemin sona ermekte olduğunu, zorlu, sancılı birdöneme girdiğimizi düşünüyorum. Yapay bir ulus projesi olan TC, çözülmesürecine girmiştir. TC, 21. yüzyıla, kendisini çözme potansiyeline sahip farklıdinamiklerin tehdidiyle girmiş, geride bıraktığımız yılları ciddi birbocalamayla geçirmiştir. AB ile ABD arasında nüfuz mücadelesine konu olan TCiçerde ayrışmakta, statüko çatırdamaktadır. Türk ordusu, dünyada son 60 yıldaolmadığı kadar, yalnız ve desteksiz kalmıştır. Statükosunu tehdit ettiği için,AB ile, GOP'un ülke bütünlüğünü tehdit ettiğini düşündüğü için ABD ile kavgalıolan Türk Ordusu, bu iki gücün tepkisinden çekindiği için Avrasya'ya (Sanghayaltılısı) da mesafelidir.
TC'nin bu zor zamanında, Kürd hareketini Imralı aracılığıyla kontroledebilmesi, kendisine nefes aldırmıştır. Öcalan’ın son üç yıldır, her avukatgörüşmesinde, “AKP, Genelkurmay'la aramızı açmakta, ordu ile bizi çatıştırmakistemektedir” demesi bu kontrolün ikrarıdır. Son dönemde AKP'den operasyonlarıdurdurmasını istemesi de bu duruşun iflasıdır. Sessizliğin “barış”, şişmenin“büyüme”, dil kurslarının “reform” olarak adlandırıldığı bu dönemin sonunageldik. TC'yi yönetenler arasında, TC ile dünya arasında ve TC ile halkımızarasındaki mücadelenin daha sert ve zorlu geçeceği bir döneme giriyoruz.
Kuzey Kürdistan’da Kürt siyaseti sorunludur. Bir tarafta çıtayı genel af vekültürel haklara indiren Demokratik Cumhuriyet, öbür tarafta AB hayalleriylebeslenen konformist siyaset tarzı, özgürlük mücadelemizi asimile etmektedir.Geride kalan dönemin fırsatlarını değerlendiremeyen biz Kürt politikacıları,hızla toparlanmalı, siyasi hedef çıtasını siyasal iktidar talebine yükseltmeli,konformist siyaset tarzından kurtulup, özgürlük mücadelemizin ihtiyaçlarınauygun örgüt ve mücadele tarzları oluşturmalıyız.
KUDÇG’nin toplantılarında sizi konuşmacı olarak görüyoruz. KUDÇG hakkındakidüşünceleriniz nedir? Bu oluşumun mevcut durumunu nasıl buluyorsunuz?
KUDÇG, Kuzey Kürdistan’da yurtsever çevrelerin ortak ulusal inisiyatifoluşturmaya dönük, siyasi bir arayışıdır. Kuzey'de böyle bir arayış hep vardı.Eylül 2005 Ankara toplantısında, yurtseverlik paydasında ulusal demokratikdeklarasyon önerisi, “Türkiyeli” dirençle karşılaştı. Başbakan'ın “Türkiye’deKürt sorunu vardır” sözünde büyük keramet bulanların direnci, toplantıda oluşanKUDÇG ve onun düzenlediği Aralık 2005 Dîyarbekîr toplantısında aşıldı. 300'eyakın yurtseverin oybirliğiyle kabul ettiği Diyarbekîr toplantısı sonuçbildirisi, birlik arayışımızın çerçevesini çizmiştir: Kürtler, kendicoğrafyalarında kendi kaderlerini tayin etmelidir.
Ortak program ve örgüt modelleriyle ilgili tartışma ve arayışımızsürmektedir. Anteb, Adıyaman, İstanbul, İzmir, Mersin toplantıları bu anlamdabaşarılı ve verimli olmuştur. Bu çalışmaların yanında, grubumuzun önündekitemel görevin, Kuzey Kurdistan’da yurtsever kadroları da etkileyen düşüncefelcini kıracak, konformist siyaseti aşacak, teorik-politik kanallar, siyasalsürece müdahil olabileceğimiz pratik-poltik kanallar oluşturmak olduğunudüşünüyorum.
Birlik arayışımız, sorunlarımız ve sıkıntılarımızla yavaş da olsailerlemekte, genişlemektedir. Parti, parti girişimleri, yurtsever çevre vekişilerin birlikte ortak bir siyasi akıl oluşturup, bununla ulusal proje vekurumlar oluşturmayı hedefleyen birlik mantığımızı, birlikte iş yapmayıbaşaran, birlikte yürürken birlik hukukunu düzenleyen örgütlülüğümüzü, sonuçalmak bakımından güven verici buluyorum.
Komal’ın Istanbul toplantısında grup aidiyetini öne alan bildirisi, Ege’defarklı geleneklerden gelen arkadaşların grup ciddiyetiyle inisiyatif alıpsürece dahil olmaları sevindirici gelişmelerdir. Örnek alınmasını diliyorum.
Uzatmamak ve ilgilenenlerin okuyabilmesi için, KUDÇG’nin Ankara, Dîyarbekîrve Izmir toplantılarında yaptığım konuşma metinlerinin internet sitesininadresini ekliyorum: http://www.aslankaya-baz.net/
Kürt halkının ulusal demokratik mücadelesinin öznel stratejisi ne olmalıdır?
Kürdistan sorunu 21.yy a devretmiş, nadir ulusal sorunlardan biridir. 30-40milyonluk nüfusuyla, kendi topraklarında iktidar olamamış başka bir halkyoktur. Ulus devlet döneminin bittiğinin söylendiği, ulus ötesi, ulusarasıbirlik-devlet arayışlarının tartışıldığı bir dünyada Kürt halkı uluslaşma,kendi topraklarında iktidar olma kavgasındadır.
130 yılda dünyadaki devlet sayısı 25'ten 200'e çıkarken, devletsiz kalmış birhalkız. Dünyanın aykırılarıyız ve bu nedenle dünyaya isyan etmeliyiz.
Kürdistan’ın devletleşmemesi tam bir doğu-batı sentezidir. Tarih boyuncaistilaların uğrak yeri olan Kürdistan, 20. yy da batılı emperyalistlerle doğuludespotların hegemonya mücadelesine sahne olmuş, her defasında doğu-batı sentezive büyük bir “medeniyetler uzlaşmasıyla” devletsiz, parçalı bir halde tutulupyönetilmiştir. Isyanımız bunadır! Ve bence bu isyan, Ulusal Demokratik Mücadelestratejimizin esası olmalıdır.
Açık alanda, ulusal demokratik mücadelede yer alan biri olarak, bu kapsamlısoruya gereken kapsamlılıkta cevap veremeyeceğimin bilinciyle, birkaç noktayadeğineceğim.
- Ulusal Demokratik Mücadele Stratejimiz, bu isyanın örgütlenmesi olarak elealınmalıdır.
- Açık alanda meşruiyeti esas alan devrimci kongre partisi, bu strateji içinelverişli bir örgüt modeli olabilir.
- Kürdistan sorununun, toprak ve iktidar sorunu olduğunda anlaşan bütünulusal güçlerin, ortak bir ulusal inisiyatif oluşturmaları merkezi önemdedir.KUDÇG, bu misyonla desteklenmelidir..
- Kuzey Kürdistan’da yol haritamız olacak bir ulusal projeye ulaşmalıyız.Bu proje, Kürdistan’ın diğer parçalarındaki yurtsever güçlerin de katılımı vekatkısıyla tamamlanmalı, dünyada ve ülkede yol haritamız olacak bir Kürdistaniprojeye dönüştürülmelidir.
- Silahlı mücadele-parlamenter mücadele ikileminin dışında yeni mücadeleyol ve kanalları açılmalıdır. Sivil itaatsizlik, kitlesel kalkışmalar,legaliteyi zorlayan kampanyalar önümüzdeki dönemin mücadele tarzları olarakbaşa alınmalıdır.
Röportaj Rizgari Mayıs 2006