Türk Devlet Başkanı, ikide bir kader planından söz ediyor. Oysa ülkemizde, gerek Kürdistan'ın batısında, gerek Arap Nusayri coğrafyasındaki tahribatın sebebi, kader planı değil, devlet planıdır. Yani bir doğa olayında bile, jenosidal bir enstrüman olarak kullanılan, bir devlet planı var. Bu devlet planını gizlemek için, ikide bir kader planı diyorlar. Dini demagojilere başvuruyorlar. Oysa Türk devletinin ve Türk devleti yöneticilerinin, Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri; dinle, dürüst bir ilişkileri olmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu yana; din, Türk egemenlerinin elinde, bir yönetim aracıdır, bir siyasi enstrümandır. Bugün de onu kullanıyorlar. İşte: ”Bu bir kader planıdır.” diyen Türk Devlet Başkanı, deprem sahasında Kur'an kursları açmaya başladılar.
Bunu niye yapıyorlar? Bunu şunun için yapıyorlar: O çocuklara, kalanlara kalanların gözünde, devlet planını gizlemek için yapıyorlar. Hiç kuşkumuz yok ki o kurslarda, o kurslarda amaç, Kur'an öğretmek değildir. Amaç; bu devlet planını gizlemeye yarayan, dini söylemlerde bulunmaktır. Bunu yapıyorlar. Devletin yaptıkları, devletin işgalci-jenosidal karakterine uygundur. Bu devletten, başka türlü davranmasını beklemek, Türkçü ve Türkiyeci bir akıldır. Onun için sahada, devlet niye gelmiyor? Devlet gelsin çağrışımları ya da devletten yakınmalar, Türkçü ve Türkiyeci anlayışın tezahürleridir.
Devlet sahadadır, görevinin başındadır. İşte mesela; “Orduyu niye daha erken göndermediler.” gibi yakınmalarda bulunuluyor. Ordu sahadadır ve görevinin başındadır.
Türk ordusunun Kürdistan'daki temel görevi, işgalciliktir ve jenoside ortam sağlamaktır. Yüz yıldır Türk ordusu, bu görevinden en ufak bir sapma da göstermemiştir.
Devlet de sahadadır ve görevinin başındadır. Bizim tartışmamız gereken: “Biz ne yapabiliriz, biz nerede yanlış yapıyoruz ya da temel zaaflarımızın nelerdir?” Daha çok, belki bunlar üzerinde konuşmalıyız. İlk turda bunları söyleyip, bırakayım size.
Yani birincisi, bu devletten utanma beklemek, devleti tanımamaktır. İşgalcilik, jenositçilik zaten utanmazlıktır. İnsanlığa karşı işlenen suçlardandır. Bunu 100 yıldır yapan devletten, siyasi iktidarı kastetmiyorum sadece. Devletten utanma beklememek lazım. Utansalar böyle yapmazlardı. Onun için bence, kendi karakterlerine uygun davranıyorlar.
Çocuklar meselesine gelince, sanıyorum son rakam 2 bin civarında çocuktu ve kimliği tespit edilmeyen çocuk sayısı da 200-300 civarındadır. Şimdi burada temel meselemiz şudur: Demin işte, “Özgürlük zorunluluğun bilincidir.” dedik. Yani bilgileniyorsun, bilinçleniyorsun. Bu bilincin bir parçası da örgütlenmektir. Örgütlü olarak, bu tür felaketlere hazır olmaktır. İşte modern dünyanın en gelişkin örgütü devlettir. Kürdistan'ın devletleşmesi engellenmiştir. Fakat, Kürdistan'ın kendi devleti yoktur. Kendi devletleşmesi engellemiştir ama Kürdistan devletsiz değildir. Bir yerine dört tane işgalci devlet vardır Kürdistan'da.
Biz kendimiz devletleşemediğimiz için doğan korkunç bir boşluk var. Bunu ancak ulusal kurumlarla, ulusal kurumlar yaratarak, devletsizliğin sonuçlarını azaltabiliriz. Maalesef bizde de bu ulusal kurumlar yok. Yani partilerimiz var, derneklerimiz var, şunlarımız bunlarımız var. Ama ulusal kurumlarımız yok.
Yani mesela, çocukları korumak için Kürdistan'da, bir ulusal kurumu olsa idi. Arkasına kitle desteğini de alarak, Kürdistanlı çocukları, Kürdistan'da tutmanın çarelerine bakardı. Bizim böyle bir durumumuz yok ve bu bize bir travmadır. Çünkü yani Dersim'in çocukları, Piran'ın çocukları, Ağrı’nın çocukları Türkler tarafından devşirildi. Kürtlükleri unutturuldu. Böyle de bir tarihimiz var. Böyle olduğu için bu konuda da daha hassas olmak durumundayız ama maalesef, bu tahribatı önleyecek ulusal kurumlardan yoksunuz. Yani şöyle söyleyeyim; bugün, Kuzeybatı Kürdistan'da bir Kürdistan Tabipler Birliği olsa idi. Bu Kürdistan Tabipler Birliği, depremin şafağında, bölgeye onlarca doktor gönderip, duruma el koyabilirdi. Hatta Kürdistan Müteahhitler Birliği olsa idi, bu birlik, depremin sabahında oraya, onlarca iş aracı, enkaz kurtarma çalışmalarına böyle katkılar yapabilirlerdi.
Utopia TV 20-02-2023
https://youtu.be/T65b3rOtPhw