Peki hocam siz bu anlattıklarınızdan hareketle görüyoruz ki kolonyalist güçler, sömürgeci güçler yani Kürdistan hakikatini ortadan kaldırmak için var güçleriyle birlikte hareket ediyorlar, birlikte davranıyorlar. Peki bundan biz Kürdistan'ı güçlerinin halkımızın bir bütün olarak siyasetçilerimizin, ak sakallılarımızın, aydınlarımızın neyi, hangi derslere çıkarmamız gerekiyor?
Bir sorunun nasıl tanımlarsanız, çözümü de o tanımdan çıkar. Şimdi eğer genellikle Kürt siyaseti şöyle bir tanıma sahiptir. Kürdistan, bölünmüş, parçalanmış, işgal edilmiş bir ülkedir. Eğer bu söylediklerine inanıyorlarsa bundan çıkacak sonuç Kürdistan'ın birliği ve bağımsızlığıdır. Kürdistan'ın bir bütün olarak ele almak, Kürdistan Devrimi'ni böyle programlamaktır.
Maalesef tanımlarına uygun olmayan stratejiler ya da siyaset tarzlarını esas alıyorlar. Yani sen benim ülkem bölünmüş, işgal edilmiş, parçalanmış diyorsan sen bu bölünmeye son vereceksin, işgale son vereceksin, parçalanmaya son vereceksin Bunun yolu da bağımsız Birleşik Kürdistan stratejisidir. Bunun yolu her dört parçadaki mücadele arasında ortak stratejik hedefler kurmak yoludur.
Her dört parça işte 100 yıllık, 150 yıllık ya da işte 1639 dan alırsak dört yüz yıllık ayrı yaşamaya maruz kaldığı için bazı koşullarda mücadele tarzlarında örgütlenme tarzlarında farklılıklar olacaktır. Yani bu yekparedir hepimiz bir anda ayağa kalkacağız da büyük Kürdistan Devrimi gerçekleşecek diye söylemiyorum. Ama stratejik hedefinizin bu olması lazım. Çünkü düşman bunu görüyor ve bunu o senin ülke hakikatini ortadan kaldırmaya çalışıyor. Sadece bir parçadaki hakikati değil. Bütün parçalardaki ülke hakikatini ve ulus hakikatini ortadan kaldırmaya çalışıyor.
O böyle yapıyorsa, bundan çıkacak, en basit akıl yürütmeyle çıkacak siyasal sonuç; Kürdistan'ı siyasetinde parçacılıktan, dar particilikten uzaklaşması Kürdistan'ın her dört parçasında bağımsız Birleşik Kürdistan stratejisinin izlenmesi bunun altında parçalara özgü siyasal mücadele tarzı, siyasal talepler birbirinden ayrı olarak da sürdürülebilinir.
Peki hocam, şimdi bağımsızlıkçı siyasetten geriye doğru bir düşüş ortaya çıktığından bu yana başka bir eğilim de ortaya çıkıyor. Sanki uluslararası güçlerden bir beklenti içerisine girme. Halbuki son zamanlarda ortaya çıkan bütün gelişmeleri de görüyoruz ki yani işte bugün Rojava Kürdistan'da uluslararası güçler hava sahasını açmasa Türk devleti sömürgeci devlet Batı Kürdistan'ı bombalayamayacak. Uçaklar uçuramayacak. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Ulusal politika açısından beklentileri normal görüyorum. Bu mesele devletler arası bir mesele olduğu gibi çözümü de devletler arası olacaktır. Sonuçta Bağımsız Birleşik Kürdistan meselesi iki mesaj içeriyor. Birincisi mevcut dünya devletler sistemine ve dünya düzenine bir itirazdır. Siz bu düzen içinde ve bu devletler sistemi içinde bize yer vermediniz. Bunu kabul etmiyoruz. Dünyaya meydan okumadır. Ikincisi aynı anda bu devletler arası sistemlere başvurudur. Bundan artık vazgeçin, bizi görün, bizi tanıyın demektir.
Şimdi meselenin kendisi devletler arası bir mesele olduğu için dünyadaki güç dengelerini, devletler arası ilişkileri ve bu üçüncü dünya savaşında bazı devletlerden beklentileri olması normaldir. Yanlış giden bu işleri yaparken birleşik bir devlet aklından yoksun olmamızdır. Yani bugün mesela şeyde Güney Kürdistan'a baktığımız zaman Kürt siyasetinin yarısı Türkiye'yle ilişkileri ön planda, yarısı İran'la ilişkileri ön planda.
Genel çerçeveye baktığımız zaman Kürdistan'da bir kesim siyaset, özellikle PKK ve yandaşı olan partiler daha çok Avrasyacı bir siyaset izliyorlar. Özel olarak PKK için söylüyorum. Geri kalan partiler ABD Avrupa eksenli bir siyaset izliyorlar. Şimdi bu devletlerden beklentili olmak ya da savaşan tarafların doğurduğu fırsatlardan yararlanmak bir şeydir bunların stratejilerinin bir parçası olmak başka bir şeydir. Dünya savaşını yürüten devletlerin tamamı emperyal devletleridir. Bunların bir kesimi ayrıca bir de emperyalist devletlerdir ABD Britanya, Fransa gibi işte Rus Rus devleti emperyal bir devlettir. Orada bir oligarklar rejimi vardır. Onun için oraya emperyalizm demek kitabi olarak belki yanlıştır. Ama emperyal bir devlettir.
Emperyal devletlerin dünya ölçüsünde sürdürdükleri bir stratejileri var. Kürdistani siyasetin yapması gereken Birleşik bir ulusal siyasi akılla davranıp bu taraflarla birlikte davranmalarıdır. Yani Kürtlerin ya da işte Kürdistani siyasetin, Kürt partililerinin yarısının bir kutupta, diğer yarısının öbür kutup olması, eninde sonunda Kürtler arası çatışmanın önünü açacaktır. Bunu engellemenin tek yolu biz elbette ki dünyada olup bitenlere ilgisiz kalamayız. Yani bunları izleyeceğiz. Gerektiği zaman bunlarla taktik ittifaklar hatta el verirse stratejik ittifaklar da kurabilir ulusal hareket. Ama önce kendisi olmalıdır. Önce kendi hedefleri çok açık olmalıdır. Ve uluslararası aktörlerle siyasal hedefleri üzerinden ilişki kurmalıdırlar.
Güney Kürdistan'da da Batı Kürdistan'da da olmayan budur. bakın Batı Kürdistan'da yani 2011 de başladı savaş. 11 yıldır sürüyor. 2015 ten bu yana da PKK'nin varlığına ve Avrasyacı kampta yer almasına rağmen, Batı Kürdistan'daki ulusal hareket ABD'yle iş tutmaya başladı. Bunun bir sonucu olarak batı Kürdistan'ın sınırlarının dışına taştığı yani bugün Suriye Demokratik Güç dediğimiz güçler Batı Kürdistan'dan çok kuzeydoğu Suriye'de etkili ve iktidarlar. Işte Rakka'da, Deyrizor'da burası Kürdistan değil. Burası Kürdistan'ın güneyindeki Arap topraklarıdır Ama ABD'yle ilişkileri gereği oraya taşındılar. Şimdi bunu reel politik bir zorunluluk olarak belki tolere edebilirsiniz. Ama eğer siz ABD'yle böyle bir ilişki kuruyorsanızve bu ilişkinin sonucunda binlerce Kürt gencini toprağa veriyorsanız o zaman ABD'den kendi teritorianınızın hiç olmazsa hava sahasını korumasını talep etmeniz lazım.
Sadece silah, para talep etmemeniz lazım. Sizin ilişkinizin ABD'yle ilişkinizin siyasal bir yanının olması lazım. Bu siyasal yanda kendi toprakları üzerinde iktidar olmaktır.
Bundan yoksun olunduğu için Türk devleti Serêkani ve Girêsipi ye girdiği zaman, Trump dedi ki evet yani onlarla DAEŞ'e karşı mücadele ediyoruz, ama biz de onlara para ve silah veriyoruz. Onları savunmak görevimiz değildir dediler.
Afrin saldırısı sırasında ABD Devlet Başkanı dedi ki orası bizim mücadele sahamız değil. E peki Dêrêsor ve Raqqa da bizim mücadele sahamız değil, Tilrıfat ve Mümbiç de bizim mücadele sahamız değil. Ama bu ittifak ilişkileri içinde sen bizi oraya sürüklüyorsun ve orada binlerce Kürt gencini biz toprağa veriyoruz. Dolayısıyla bu özellikle bu devletlerin emperyal olanlarıyla ilişki hassas bir konudur. Dikkatle ele alınmalıdır. Dünyada Kürtlerin dostu hiçbir devlet yoktur. Zaten devletlerin dostu olmaz. Devletlerin sadece çıkarları olur. Çünkü sözünü ettiğimiz devletler kapitalist emperyalist devletler. Yani bunların dostlukları olmaz. Bunların çıkarları olur. Siz onun çıkarlarını gözetebilirsiniz. Kendi çıkarlarınızı korumak üzere gözetebilirsiniz. Kendi siyasi çıkarlarınızı öne çıkarmadığınız zaman bir tür onlara paralı askerlik yapmış gibi olursunuz. Trump'ın esas söylediği oydu. Yani biz size para silah verdik. Siz de öldünüz. Ödeştik dediler.
Aynı şey Güney Kürdistan için de geçerli. Güney Kürdistan'da da güney Kürdistan'la Maliki yönetimi arasında ciddi kapışmalar vardı. Dicle operasyon gücünü oluşturmuştu. Kürdistan'a saldırıya hazırlanıyordu. ABD araya girdi. Dediler ki Haşti Şabi, peşmerge ile birlikte DAEŞ'in Musul'dan çıkarsın. Tamam hadi siz ABD'nin bu projesine uydunuz. Ama siz bu projeye girdiğiniz zaman diyeceksiniz ki hava sahamı da sizler koruyacaksınız. Ben gücümü kendi sınırlarımın dışına çıkarıyorum. Ve ben bir devlet değilim. Devletin sahip olduğu silahlara da sahip değilim Yani söylemeye çalıştığım bu beklentileri anlamak mümkündür. Umudu oraya bağlamak doğru değildir. Kendisi olmaktan çıkıp kendi siyasal hedeflerinden Ulusal stratejilerinden vazgeçip oraya yönelmek yanlıştır. Ama sonuçta dünya artık bir bütündür ve Kürdistan meselesi her şeyden önce bir devletler arası meseledir. O beklentileri anlamak lazım
Peki hocam. gerçekten sizinle program yapmak çok güzel, çok faydalı, çok verimli. böyle zaman akıp gitti. yavaş yavaş programımızın sonuna geldik. Son cümlelerinizi alarak, ya şurayı da söylemezsek eksik kalır dediğimiz yerler varsa.
Yani muhtemelen eksik bıraktığım birçok şeyi olmuştur. Çünkü dünya çok girift bir dünya ve bu postmodern üçüncü dünya savaşı gerçekten çok komplike bir savaş. Birinci ve ikinci savaştan çok farklı dinamikleri var. Çok kaygan bir zeminde yürüyor.
Onun için muhtemelen eksik bıraktığım birçok şey vardır ama bir şeyi ısrarla öne çıkarıp bitirmeye çalışayım. Bence Kürdistani siyaset için, Kürdistanlar için, dönem ayrılma dönemidir. Zihinsel olarak özellikle kuzeybatı Kürdistan'da Türk egemenlik sisteminden kopma zamanıdır. Kürdistanın her parçasında Kürdistan'ın birliğiniz savunup Kürdistan'ın birliğini öne çıkarıp işgalci devletlerden kopma zamanıdır. Dönem ayrılıkçılık zamanıdır. Bu egemen devletler içinde çözüm arayışları, işte uzlaşma dili, anlaşma dili, bunlar terk edilmelidir. Dilimiz mücadele dili olmalıdır. Örgütümüz, örgütlerimiz mücadele örgütleri olmalıdır.
Özellikle şu anda hem Kürdistan'ın her parçasında esas eksikliğini duyduğumuz
devrimciler örgütüdür. Kuzeybatı Kürdistan'da bunu gerçekleştirmek bizim görevimizdir. Herkese ayrılıkçı selamlar diyorum.