Hocam sizde ayrılıkçı siyaset tarzı egemen olmalıdır düşüncesinin yanında vurguladığınız aynı zamanda başka bir önemli. benim okuduğum, takip ettiğim sizde başka bir önemli şey de ulusun özelliklerini siz belirlerken toprak meselesini önemsiyorsunuz. Yani toprak bütünlüğü yoksa toprak bütünlüğü parçalanıyorsa giderekten o ulusun ortadan kalkma tehlikesi var. Işte yakın komşularımız, Ermeniler, Süryaniler ve benzerlerinde görüldüğü gibi Bugün gerek Güney Kürdistan'da gerek Batı Kürdistan'da elde edilen kazanimlar ki egemen olunan toprakların neredeyse yarıya yakını kaybedilmiş durumda bunu nasıl izah edeceğiz?
Şimdi ulusal mücadele dediğimiz şey bir toprak ve iktidar mücadelesidir. Yani belli bir toprak üzerinde iktidar sahibi olmak mücadelesidir. Siz bunu topraktan kopardığınız zaman zaten ulusal mücadele olmaktan çıkar. Siz bir milleti azınlığa dönüştürmüş olursunuz
Bu yüzden ulusal mücadelede toprak çok önemlidir. Sadece ulusal mücadelede değil her siyasal mücadelede teritoria önemlidir. Yani sonuçta mesela işte diyelim ki zamanında işte komünist liga, daha sonra işte birinci enternasyonal, ikinci enternasyonal ve üçüncü enternasyonal. daha sonraki enternasyonaller var. Bunlar dünya komünist partilileridir. Ama dünya komünist partisidir. Fakat bu partinin üyeleri belli bir toprak parçası üzerinde örgütlenip enternasyonalin üyesi oluyorlar. Yani siz bir yerde siyasal mücadele verdiğiniz zaman, merkezi toprağınızı bilmek ve o topraklar içinde siyasal mücadeleyi hedef almak durumundasınız. Ulusal mücadelede bu çok daha önemlidir. Çünkü topraksız bir ulus yoktur.
Yani eğer bir ulusu tanımlarken onu topraktan koparırsanız bu artık ulus değil bir ulusal azınlıktır. Düşmanın esas ortadan kaldırmaya çalıştığı bizim vatan haidiyetimiz, ülke aidiyetimizdir. Yani bugün Türkiye Devleti de artık tek tek Kürtlerin varlığını kabul ediyor. Kabul etmediği nedir? Bir Kürtler ayrı bir millettir. Iki Kürdistan diye bir ülkeleri var. Bunu kabul etmiyorlar. Düşmanın esas aldırdığı nokta neyse, oradan ayağa kalkmanız lazım. Oradan kendinizi savunmanız lazım
Batı Kürdistan'da Esad rejimi 10 kilometrelik bir Arap kuşağı oluşturdular ve Arap çöllerinden Arapları getirip kuzeybatı Kürdistan la Batı Kürdistan arasındaki yere konumlandırmaya çalıştılar. Onlar bunda yeterince başarılı olmadılar. Çünkü Türk devleti bu projeyi gerçekleştirmeye çalışıyor. Niye? Ülke aidiyetimiz ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Nasıl ki onlar bakımından Kürt ulusal kurtuluş hareketini bastırmanın yolu, toprak aidiyetlerini ortadan kaldırmaksa, bizim bakımımızdan da ülke aidiyetini yani toprak bilincini öne çıkarmamız gerekiyor.
Bunu çıkarmadığın zaman zaten egemen işgalci paradigmanın içinde yer almaya başlıyorsun. Toprak üzerinde ısrarla durmamın nedeni budur. Üstelik Güney Kürdistan ve Batı Kürdistan deneyi ileride muhtemelen Kuzey Kürdistan'da da aynı şeyi göreceğiz. Kürdistan'ı ortadan kaldıramadıkları zaman küçültmeye çalışıyorlar.
Yani Güney Kürdistan'ı başta söylediğim gibi üç vilayete indirmeye çalışıyorlar. Hewler, Süleymaniye, Dıhok. Batı Kürdistan'da Fırat'ın doğusuna sıkıştırmaya çalışıyorlar. Fırat'ın batısından koparmak istiyorlar. Eğer Fırat'ın yani Batı Kürdistan'ı tümden ortadan kaldıramazsalar, hiç olmazsa işte Fırat'ın doğusundaki sınırını bir toprak parçasıyla sınırlamak istiyorlar. Ileride Türk devleti de aynı şeyi yapacak. Kürdistan hakikatini ortadan kaldıramadığını anladığı zaman Bu sefer kuzeybatı Kürdistan'ı işte Mardin, Hakkari Diyarbakır bu alana sıkıştırmaya çalışacaklar. Şimdi düşman buradan saldırıyorsa seninle buradan kendini koruman lazım.
Onun için toprak meselesini öne çıkarıyoruz. Ulusal Mücadele Tritorial bir mücadeledir. Ve ulusal mücadele esas itibarıyla toprak ve iktidar mücadelesidir
Evet tam da hocam burada hemen izleyicilerime şunu hatırlatayım. Hazel Kızılkara yazmış. Çok teşekkür ederiz. Diyor ki Mamosta'nın ’Ayrılıkçı Yazılar-1’ Yeni kitabını medya kitap evi ve Pırtıke Kurdi'yi, hevdala iletişim ve doz yayınları adreslerinden temin edebilirsiniz. Bu aynı zamanda bizim de çağrımız olsun. Hocamızın kitaplarına ulaşmak isteyen, biraz önce okuduğumuz Hazel inde belirttiği yayınevlerinde temin edebilsinler. çok da iyi olacaktır. Bu görüşleri derli toplu anlayabilmek, kavrayabilmek için bunu böylece ifade ettikten sonra
İşgalci devletler bİzden daha fazla bİr Kürdistanİ bİlİnce sahİptİrler
Hocam şimdi diğer bir önemli dikkat çeken son zamanlarda ki mesele de hem İran devleti, hem Irak devleti, siz bir kısmına da değindiniz geçerken hem de Türk devleti başı sıkıştığında Kürtler ne zaman Ulusal Demokratik talepleri için ayağa kalktığında askeri yöntemlerin yanında bir de bakıyoruz işte bir sürü karakol kurmasına rağmen aynı zamanda askerlerini yıkıyor ve duvarlar örüyor. Neyden korkuyor bu? Yıllardan beri sömürgeleştirdiği, kolonileştirdiği her türlü değerine el koyduğu neyden korkuyor bunlar? Ki Kürtlerin arasına duvarlar sertler örüyorlar. Bu kadar teknoloji korunmaya rağmen
işgalci devletler bizden daha fazla bir Kürdistani bilince sahiptirler. Ve işgalci devletler kendileri bölüp parçaladıkları için yani sonuç itibariyle bugün Türkiye ve İran dediğimiz Safavi ve Osmanlı İmparatorluklarının devamıdır.
Bu iki imparatorluk önce 1639 da Kürdistan'ın parçalanmasına yol açmışlar. Sonra da işte Lozan Anlaşması'nda daha sonra Ankara Anlaşması'nda Kürdistan'ın dört devlet arasında bölüşülmesini sağlayan devletleridir. Ve bir devlet aklıyla davranıyorlar. Bir tarih bilinciyle davranıyorlar. Türkiye Devleti şunu çok iyi biliyor. Türkiye devleti sadece kuzeybatı Kürdistan'a saldırmıyor, Kuzeybatı Kürdistan'ı işgal altında tutabilmesi için Kürdistan'ın diğer parçalarındaki devletleşmeyi de önlenmesi gerektiğinin bilinciyle davranıyor.
2003 yılında Türkiye Devleti Güney Kürdistan'daki federal yapıya engel olamadı. Ve 20 yıldır bundan hayıflanıyorlar. Işte Batı Kürdistan'da aynı şeye yol vermeyeceğiz diyorlar. Halbuki normal de, bu devletin sınırları bellidir ve olup bitenler bu devletlerin sınırları dışındadır. Ama onlar Kürdistan meselesinin kendi meseleleri olduğunu biliyorlar. Dolayısıyla Güney Kürdistan'daki her gelişmenin olumlu gelişmenin Kuzey Kürdistan'ı etkileyeceğinin bilincindedirler. Batı Kürdistan'daki her gelişme için de böyle. Doğu Kürdistan'daki her gelişme için böyle. Sonuç itibariyle Türk devleti şöyle düşünüyor.
Ben Kürdistan'ın diğer parçalarındaki federasyonu, otonomiyi ya da bağımsızlığı engelleyemesem de hiç olmazsa kendi sınırlarımın dışında tutmalıyım. Önce engellemeye çalışıyor, engellemediği ölçüde de bunun Kuzey Kürdistan'a yansımasını önlemeye çalışıyorlar. Şimdi şeyden gerek Batı Kürdistan'la Kuzey Kürdistan arasında gerek Güney'le kuzey arasında işte beton duvarlar çekiyorlar
Bunlar sadece askeri amaçlarla yapılıyor değil. Bu parçalar arasındaki iletişimi koparmaya çalışıyoruz. Bakın şöyle bir örnek vereyim. 1941 de Sovyetler Birliği kuzeyden
ve İngiltere'de güneyden İran'ı işgal etti. Buna ilk elde tepki gösteren devlet, Türkiye Cumhuriyeti'dir. Anında her iki devlet nezdinde görüşmeler başlattılar.
Her iki taraftan gelen işgal, oradaki Kürdistan halkının mücadelesini geliştireceğini düşündüler. Ve bunu kendi sınırlarının dışında tutmaya çalıştılar. Yani önce bastırma, bastırmaya gücü yetmiyorsa kendi sınırlarının dışında tutmaya çalışıyorlar. Bunu niye yapıyorlar? Özellikle Türk devleti kendi varlığını devlet olarak varlığını Kürdistan ve Kürt milletinin yokluğu üzerine inşa etmiştir. Oluşturmaya çalıştıkları Türk milleti, Kürt milletinin ortadan kalkmasıyla gerçekleşebilir bir projedir
1920 lerde Anadolu ve Trakya'da bir Türk milleti yok idi. Burada bir milletin devletleşmesi söz konusu değildir. Burada eldeki devlet cihazıyla bir millet oluşturmak söz konusudur. Işte ’Nation building’ diyorlar. Ulus inşa etme diyorlar. Yani olmayan bir ulusu devlet eliyle inşa etme projesidir. Türkiye Cumhuriyeti esas itibariyle budur. Kemalizm'de bundan fazla bir şey değildir.
Şimdi çok uluslu çok ülkeli bir coğrafyada siz bir ulus inşa etmek isterseniz orada mevcut olan ulusları ve ülke aidiyetlerini ortadan kaldırmanız lazım. Türk devleti bunu yaptı. Başarılı olduğu sahalar var. Yani Ermeni sahasını ortadan kaldırdı. Lazika'yı ortadan kaldırdı. Rum Pontusu ortadan kaldırdı. Kaldıramadığı tek hakikat Kürdistan hakikatidir. Bu nedenle Türk devleti Kürdistan'daki her ulusal gelişmeyi kendisi için bir beka meselesi olarak değerlendiriyor. Yani son yıllarda mevcut iktidarın devlet görevlilerinin söylediği bizim beka sorunumuz var sözü, esas olarak onların beka meselesi Kürdistan'ın varlığıdır
.Çünkü Kürdistan var olursa Türk millet projesi ortadan kalkacaktır. Yani Türkiye adında bir ülke yoktur. Türkiye adında bir ülke oluşturmaya çalışıyorlar. Kürdistan varsa Türkiye adında bir ülke kalmaz.
Türk devletinin vatandaşlarından bir millet oluşturmaya çalışıyorlar. Kürt milleti varsa bu millet oluşmaz. Bunun bilinciyle saldırıyorlar. Ve hedefleri Kürdistan'ın parçaları arasındaki iletişimi ortadan kaldırmaktır. Bu mümkün değildir günümüz çağında. Yani oraya Çin Seddi de örseler artık Kürdistan parçaları arasındaki ilişkiyi ortadan kaldırmaları mümkün değildir. Ama başka çareleri de yoktur Jenosidçi olmak Türkiye Cumhuriyeti'nin zorunluluğudur. Keyfi bir tercih değildir. Bu proje ancak jenositle gerçekleşir. Ve önlerinde kalan tek engel Kürdistan ve Kürt millet hakikati olduğu için de oraya saldırıyorlar.